ANTALYA (A.A) - Antalyada düzenlenen Parlamentolar Arası
Değişim ve Diyalog Projesi Terör Sempozyumu kapsamında Terör: AB ve Türkiye
perspektifi başlıklı oturum düzenlendi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlunun başkanlığını yaptığı
oturumda konuşan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri Muammer Türker,
güvenlik ve özgürlük dengesinin çok kritik olduğunu, güvenlik sorununu irdelerken
özgürlükleri bir kenara atmamak gerektiğini kaydetti. Terörle mücadelede önemli
olan konunun terörün beslendiği iklimin, olumsuz ortamın yok edilmesi olduğunu
ifade eden Türker, bu çerçevede Türkiyede önemli adımlar atıldığını anlattı.
Terör sorununun çözülmesinde terörün birinci derecede tehdit ettiği ülkenin
çabalarının kesin sonuç getirmediğine dikkati çeken Türker, terörün uluslararası
finans kaynaklarından acımasızca yararlandığını vurguladı. Türkiyenin en önemli
sorunlarından olan PKK terör örgütüne karşı uluslararası toplumdan destek
beklediklerini dile getiren Türker, özellikle Avrupa ülkelerinde terör örgütünün
faaliyetleri olduğunu, özellikle eğitim, teşkilatlanma ve finans desteğinin
Avrupadan sağlandığını kaydetti.
PKKnın bu faaliyetleri yaparken uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı ve
haraç gibi bir takım suçlar da işlediğini ifade eden Türker, örgütün Türkiyeye
verdiği zarar kadar Avrupaya da zarar verdiğini söyledi.
Avrupadaki operasyonel faaliyetlerin takdirle karşıladığını, ancak bu
çalışmaların yeterli olmadığını kaydeden Türker, Bizim en büyük beklentimiz
terör suçlularının Türkiyeye iadesidir. Son 5 yılda Avrupadan sadece 7 terör
suçlusunun Türkiyeye iade edilmesi dikkat çekicidir. Terör örgütünün diğer
örgütler gibi Avrupadan yayın yapan televizyon kanalı vardır. Bunun basın
özgürlüğü, düşünce özgürlüğüyle alakası yok. Direkt terörle ilgili yayın
yapıyorlar. Bu tür faaliyetlere izin verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz dedi.
Türkiyenin geçmişten gelen terör tecrübesinden yararlandığını ve adımlarını
buna göre dizayn ettiğini belirten Türker, Türkiyenin insan odaklı bir temelde
hukukun üstünlüğünü esas alan bir yaklaşım sergilediğini vurguladı. Türker, son
yıllarda Türkiyede genel demokratik ortamın düzelmesi ve geliştirilmesine, insan
hakları konusundaki evrensel normların yakalamasına yönelik bir genel yaklaşım
bulunduğunu dile getirdi.
Türkiyede farklı etnik kökene sahip vatandaşların kültürel kimliklerine,
haklarına, demokratik haklarına daha fazla imkan veren düzenlemeler hayata
geçirildiğini belirten Türker, ülkenin doğu ve güneydoğusunda geri kalmış
bölgelere altyapı yatırımları ve diğer kamu hizmetlerinin pozitif ayrımcılık
anlayışıyla sunulmasına gayret gösterildiğini dile getirdi.
-Biz PKK ve DHKP-Cye karşı işbirliğini geliştirmeyi istiyoruz-
Avrupa Birliği Terörle Mücadele Koordinatörü Gilles de Kerchove, Avrupada
ayrılıkçı düzeyde düşük terör tehditlerinin bulunduğunu, zaman zaman aşırı sağ ve
sol olaylarının yaşandığını kaydetti. Avrupada çok sayıda düşük düzeyli terör
örgütlerinin bulunduğunu anlatan Kerchove, PKK ve DHKP-C gibi örgütlerin de
Avrupa ülkelerinde faaliyet gösterdiğini vurguladı. Kerchove, PKK ve DHKP-C
gibi akıllı örgütler faaliyetlerini yürütüyor. PKK bizim terör listemizde, ama
Avrupada terör örgütü gibi değil suç örgütü gibi hareket ediyor. Para toplama,
kaçakçılık ve haraç almak gibi konularda suç teşkil eden işlerle uğraşıyorlar.
Buradan elde ettiklerini Türkiyede terörizmde kullanıyorlar diye konuştu.
Avrupanın asıl sorununun El-Kaide terör örgütü olduğuna dikkati çeken
Kerchove, bu örgüte üye olmasına rağmen Franchais gibi hareket eden odakların
bulunduğunu ifade etti. Arap baharı başladığından beri insanların El-Kaideye
ihtiyaç duymadan seslerini duyurmaya başladığını dile getiren Kerchove,
insanların daha fazla özgürlük talep etmeye başladığını, daha iyi yönetim ve daha
az yolsuzluk istediğini kaydetti. Kerchove, Arap baharının ardından insanların
artık bu taleplerini El-Kaideden değil, özgür seçimler aracılığıyla talep
ettiğini vurguladı.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin PKKya karşı çok agresif hareket etmeye
başladığını anlatan Kerchove, şöyle konuştu:
Birçok Avrupa ülkesi PKK ve bağlantılı gruplara karşı ortak çalışma yapmak
üzere terörle mücadele anlaşması imzaladı. Türk yetkililerle stratejik ilişkileri
yürütmeye çalışıyoruz. Gümrük Birliği yetkilileri Avrupadan Kuzey Iraka nakit
taşıyan kişileri durdurmak üzere harekete geçti. Bize çok fazla suçluların iadesi
talebi geliyor. Bu noktada karşılıklı olarak çalışmamız gerekiyor. Avrupaya
gelen suçluların iadesi talepleri çok geniş kapsamda ele alınıyor. İade
dosyalarında somut kanıtlarla işin özü aktarılmıyor. Mesela Bay x örgütün
üyesidir. Devlete karşı eyleme girmiştir ifadesi dışında başka somut delille
desteklenmediği için suçluların iade talepleri işleme konulamıyor. Terörist
tanımı Türkiyede çok geniş bir tanım. Davalarda yargıçlara çok fazla takdir
hakkı bırakılıyor. Bizim ifade özgürlüğü olarak tanımlayacağımız şey, Türkiyede
terör faaliyeti olarak algılanabiliyor. Biz suçu çok dar tanımlıyoruz. İfade
özgürlüğünü kısıtlamayı en dar alanda tutabilmek için bunu yapıyoruz. Böylece
dava görülmeden önceki gözaltı süresi de çok kısıtlı oluyor.
Türkiyede son zamanlarda terörle mücadele konusunda önemli gelişmeler
olduğuna dikkati çeken Kerchove, şunları kaydetti:
Kürt azınlığın hayal kırıklıklarını ortadan kaldırmak için başlatılan
çalışmalar, Öcalanla başlatılan görüşmeler terörle mücadelede işbirliği yapacak,
diyalog ortamını açacak önemli gelişmeler. Biz PKK ve DHKP-Cye karşı işbirliğini
geliştirmeyi istiyoruz. Bu konuda çok aktif de olmak istiyoruz. Bu anlamda
Türkiyeye El-Kaide ve bu kaynaklı terör olaylarına da işbirliği yapmak
istiyoruz. Türkiyenin özellikle 2014 yılında Afganistandan çekilme sürecindeki
oynayacağı rolü önemsiyoruz.
Oturumda ayrıca Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanı Mürsel Ali
Kaplan ve Piraeus Üniversitesinden Doç. Dr. Mary Bosi de bir konuşma yaptı.
Muhabir: Süleyman Elçin
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu