ANTALYA (A.A) - Antalyada düzenlenen Parlamentolar Arası
Değişim ve Diyalog Projesi Terör Sempozyumu kapsamında Güvenlik mi Özgürlük
mü başlıklı oturum düzenlendi.
Uluslararası Terörizm ve Sınır aşan Suçlar Araştırma Merkezi Müdürü (UTSAM)
ve Polis Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Özeren, oturumda yaptığı
konuşmada, terör gibi bir şiddet uygulamasıyla mücadele ettiklerini, meşru
olmayan şiddet kavramını tanımlamaya çalışarak çok vakit harcadıklarını söyledi.
Buna harcanan vakti daha değerli şeyler için harcayabileceklerini dile
getiren Özeren, İşin içinde sivil kayıp varsa bu terördür, sivil kayıp yoksa
terör değildir düşüncesi yanlıştır. Terör literatürüne bakacak olursak PKK,
sivil vatandaşları öldürerek bu işe başladı. 5 binden fazla sivil insanı öldürdü.
Güvenlik güçlerini ve devletin diğer altyapısını kastetmiyorum. PKK, diyelim ki
10 ay boyunca sivil insanları öldürmeyi bıraktı. Bu acaba PKKyı terör örgütü
olmaktan çıkaracak mı- Hayır, PKK bir terör örgütü. Bence terörün tanımıyla
ilgili bir sorunumuz yok, terörün algısal bir sorun var dedi.
Terör örgütlerinin sempatizanlarının çevresini artırmaya çalıştığını dile
getiren Özeren, insanların terörü nasıl kavramsallaştırdığının terörle mücadele
biçimini de belirlediğini ve sadece kitap okumakla da bu işin olmayacağını, bunun
yanı sıra akademisyenlerin araştırma da yapması gerektiğini vurguladı.
Son yaptıkları araştırmalarda PKK üyelerinin yaş gruplarına bakmaya
çalıştıklarını, yani örgüte yeni katılan kişileri incelediklerini anlatan Özeren,
Onlarla röportaj yapmaya çalıştık. Bu kişilerin zorla örgüte kaydedildiklerini
gördük. Bu çocukların 10 ile 18 yaş arasında olduğunu gördük. Bu çocuk savaşçı,
çocuk asker kavramına bizi getiriyor. Öyle bir durumla karşı karşıya kalıyoruz ki
bir çocuğun karar verme özgürlüğü mü, yoksa çocuğun terör örgütü tarafından üye
edilip terörist olduğu bir örgüt mü- diye konuştu.
Özeren, son 10 yılda Türkiyenin farklı bir ülke olduğunu dile getirerek,
şöyle devam etti:
Demokratikleşme temel hedef oldu. Özgürlük mü güvenlik mi denildiğinde
çok hassas bir sürece girmiş oluyoruz. 2002 yılından bu yana Türkiye daha
demokratik bir ülke olmak için adımlar attı. Hükümetin bu konuda bir iradesi
vardı, devletin de aynı şekilde. Ancak bazı siyasi organlar bütün durumu istismar
ettiler aslında ve o dönemdeki çabalar sonuçsuz kaldı. Bundan sonra umuyoruz ki
BDP ve diğer siyasi organlar daha dikkatli olurlar. Çünkü artık bunu da
harcayacak vaktimiz yok.
-İrlanda örneğini anlattı-
İrlanda Parlamentosu Milletvekili Eamon OCuiv TD da İrlandada temelinde
Katoliklerle Protestanların arasında dini anlaşmazlıklar olan sorun olduğunu,
ancak işin kökeninde dini anlaşmazlığın ötesinde başka bir anlaşmazlık
bulunduğunu söyledi.
Barışın tesis edilmesi için İngiltere Devletinin İngiliz birliklerini
devreye soktuğunu ifade eden Eamon OCuiv TD, İngiliz ordusu, güvenlik
kuvvetleri ve İRA arasında çatışmalar çıkmaya başladı. İrlandada yaşayan halk,
birleşmiş bir İrlanda görmek istiyordu. Şiddetin amaca ulaşma yolunda doğru bir
araç olmadığını söylüyorlardı. Yine de Kuzey İrlandanın çok yoğun milliyetçi
dokusu içinde İRAya büyük destek oluyordu dedi.
İstihbarat teşkilatlarının kullanılması, uzun hapis cezaları, baskıcı
kurallar ve bunun gibi sert tedbirlerin şiddeti daha da artırdığını anlatan Eamon
OCuiv TD, İrlanda ve İngilterede şiddete karışmış kişilerle de konuşulmaya
başlandı. Bu 1994 yılında İyi Cuma anlaşmasıyla neticelenen müzakerelerin ve
ateşkesin başlamasına neden oldu. 1998 yılında da bir anlaşmaya varıldı diye
konuştu.
İngiltere ve İrlandadaki cezaevlerine düzenli olarak ziyaretlerde bulunmaya
başladıklarını anlatan Eamon OCuiv TD, şunları kaydetti:
Ziyaretlerimin amacı insan haklarına riayet edildiğini görmek, şiddete
başvurmak yerine siyasi yollarla amaçlarına ulaşabileceklerini bu kişilere
aktarabilmekti. Adım adım daha fazla kişiye ulaştık ve onları buna ikna ettik.
Mahkumların gündeme getirdiği konuları ele almaya çalıştık. Biz burada bütün
uygulamaların gerçekçi bir şekilde yerine getirilmesini istiyorduk. İrlandayı
kuzey ve güney olarak birleştirebilmek, İyi Cuma anlaşmasını uygulayabilmek,
ceza süreleri, sebepleri ne olursa olsun bütün mahkumlara aynı şekilde
davranılmasını sağlamak ve toplumun tümüyle uyumlu hareket edecekleri bir düzenin
hazırlanmasını istedik. Bunun yasal altyapısı üzerinde çalıştık.
Eamon OCuiv TD, gerilimi azaltarak barış sürecini birbirine kenetleyecek
şekilde ele alıp, böylelikle teröre zemin bırakmamayı amaçladıklarını belirterek,
Bu süreç içinde karşılaştığımız sorun güvenliği özgürlükle birlikte sağlamaktı.
Burada siyasi çözüm olduğunu da görüyoruz, fakat çok acılı siyasi ödünlerde
verilmesi gerekiyor. İnsan haklarına saygı kapsamında yapılabilmesi ve adil bir
toplumun tesis edilmesi için yanlışların kabul edilmesi gerekiyor. Geçmişteki
çatışmalara odaklanılmaması gerekiyor dedi.
Oturumda ayrıca Malaga Üniversitesinden Prof. Dr. Ana Salinas De Frias ile
Fransız senatör Nathalie Goulet ve kalkınma ve terörle mücadele uzmanı Valerio De
Divitiis de sunum yaptı.
Muhabir: Yusuf Karadağ
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu