İZMİR (A.A) - Emre Umurbilir - İzmirde görevli polis amiri,
fantastik-psikolojik öykülerinin yer aldığı Merdiven Boşluğu adlı ilk
kitabını, okurların beğenisine sundu.
Ortaokul yıllarında okuduğu kitapların etkisiyle yazma sevdasına kapılan
İzmir Emniyet Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amiri Abdullah
Mollaoğlu (35), çalışma koşullarının zorluğuna rağmen yazmayı sürdürerek,
hikayelerinden oluşan ilk kitabının yayımlanmasının mutluluğunu yaşıyor.
Takdirlik öğrenciyken hikaye yazmaya yoğunlaşması nedeniyle ders
notlarının düşmesi sonucu ailesinden uyarı alan Mollaoğlu, bunun üzerine yazdığı
ilk hikayelerini yanan sobaya atmış.
San Francisco Sokakları adlı dizinin etkisiyle polis olmaya karar veren,
hedefine İstanbul Polis Koleji ve Polis Akademisinden mezun olarak ulaşan
Mollaoğlu, kitaplara ve öykü yazmaya olan tutkusunu hiçbir zaman bırakmadı.
Öğrencilik yıllarında, okul dergisinde kısa mizahi yazılar yazan,
hikayelerini edebiyat dergilerine gönderen Mollaoğlu, yazdığı öykülerle hem jüri
üyesi ünlü edebiyatçıları hem de meslektaşlarını şaşırtan bir isim olarak ortaya
çıktı.
Emniyet teşkilatında 1998 yılında göreve başlayan Mollaoğlu, Türk Edebiyatı
Dergisince düzenlenen Ömer Seyfettin Hikaye Yarışmasında 1999 ve 2000
yıllarında mansiyon, 2001 yılında ise Varlık Dergisince düzenlenen yarışmada
öykü dalında Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülünü kazandı.
-Polisiye film seyretmem, polisiye roman okumam-
Abdullah Mollaoğlu, yazarlığına ilişkin AA muhabiriyle yaptığı söyleşide,
bir polisin hikaye yazmasının genelde beklenmedik bir durum olarak
karşılandığını ve kendisini Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülüne layık gören
Türkiyenin önde gelen yazarlarının bulunduğu jüri üyelerinin, mesleğini sonradan
öğrendiklerinde şaşırdıklarını ifade etti.
Bir polis olarak hikayeler yazıyor olmasının sadece yazarların değil,
meslektaşları için de şaşkınlıkla karşılandığını dile getiren Mollaoğlu,
karşılaştığı duruma tepkisini şöyle ifade etti:
Biyolog, inşaat mühendisi ve çeşitli mesleklere sahip birçok ünlü
yazarımız bulunuyor. Yazarlar ve meslektaşlarım, hikaye yazdığımı öğrenince
şaşırıyor, ben de hikaye yazmama şaşıranlara şaşırıyorum. Bir de polis olduğum
için yazdığımı duyanların ilk aklına gelen şey, polisiye hikayeler yazdığım
yönünde düşünceler oluyor. Oysa sanılanın aksine polisiye film seyretmem,
polisiye roman okumam.
-Polislik aslında edebiyata en yakın meslek-
Mollaoğlu, mesleği ile yazarlığın bağdaştırılamamasına rağmen, polisliğin
sanılanın aksine edebiyata en yakın meslek olduğunu düşündüğünü belirterek,
Çeşitli insanlarla diyalog kuruyoruz. Görüştüklerimiz, hiç kimseye
anlatamadıklarını bize anlatıyorlar dedi.
Polislik mesleğinin yazarlıkla bağdaşmayan tek yönünün belki de ağır mesai
koşulları olduğuna dikkati çeken Mollaoğlu, kendisinin mesleğinin zorluklarını
aştığını, zamanla telsiz dinlerken de hikaye yazmayı öğrendiğini vurguladı.
Mollaoğlu, yazmak için kısıtlı zamanı olmasına rağmen, tutkusundan hiç
vazgeçemediğini ve yazmanın kendisi için su içmek gibi hayati olduğunu kaydetti.
Aldığı ödüllerin ardından ilk kitabını yayımlamasının hem kısıtlı zamana
sahip olması hem de titizlikle çalışmasından dolayı 11 yıla yakın süre aldığını
anlatan Mollaoğlu, titizliği nedeniyle bazı hikayelerin son halini almasının 2-3
yılı bulabildiğini söyledi.
Mollaoğlu, ilk kitabında yer alan öykülerini fantastik-psikolojik olarak
nitelendirdiğini ve Sait Faik Abasıyanık başta olmak üzere İhsan Oktay Anar,
Nedim Gürsel, İzzet Yaşar, Orhan Duru, Mehmet Günsur, Jorge Luis Borges, George
Orwell gibi birçok yazardan etkilendiğini bildirdi.
Abdullah Mollaoğlu, ikinci kitabının yakın zamanda çıkacağını belirterek,
kitabının adının Diyarbakır Suriçi Karakol Amiri olarak görev yaptığı sırada
yaşadıkları, anıları ve izlenimlerinden oluşan Diyarbakır Tutanağı olacağını
sözlerine ekledi.
Yayıncı: Kemal Kaymak