ŞANLIURFA (A.A) - Rauf Maltaş - Suriyede 20 aydan bu yana
süregelen olaylar, Ankara Antlaşmasıyla sınırın iki tarafında kalan ve yıllarca
görüşemeyen, bir dönem ise vizesiz bayram sevinciyle umutlanan akrabaların
mutluluğunu yeniden hüzne dönüştürdü.
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Türkiye ile Suriye arasında şu anki
sınır hattı belirlenmeden önce Osmanlı döneminde bir arada yaşayan bölgedeki
akrabalar, 1921 yılında imzalanan Ankara Antlaşmasının ardından tel örgülerin
çekilmesiyle iki ayrı ülkenin vatandaşı olarak yaşamlarını sürdürmeye başladı.
Bunun sonucunda kimi geride bıraktığı kardeşi kimi ailesiyle yıllarca tel
örgülerin arkasından hasret gidermeye çalıştı. 84 yıl süren hasret, dini
bayramlarda tüm zorluklara karşın askerlerin gözetiminde tel örgüler arkasında
hafifletilmeye çalışıldı.
Türkiye ile Suriye arasında 2000li yılların başında ivme kazanan ilişkiler;
bölge il valilikleri arasında yapılan protokollerle daha da geliştirildi. Bu
çerçevede akrabaların dini bayramlarda idari mektup aracılığıyla 48
saatliğine yüz yüze bayramlaşmalarına izin verilmesiyle binlerce kişi
akrabalarıyla daha rahat görüşme imkanı buldu.
Akrabalık bağlarının güçlendiği uygulamanın ardından çok sayıda aile
Suriyeden kız alıp verdi. İki ülke arasında turizm ve ticari altyapısı da bu
dönemde güçlendi.
-Vizesiz geçişler ve sonrasındaki gelişmeler
İki ülke arasındaki ikili ilişkiler, Cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine
vizelerin kaldırılmasıyla en üst seviyeye ulaştı.
Türkiye-Suriye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Bakanlar
Toplantısının 2009 yılında Kiliste düzenlenmesinin ardından Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu ile dönemin Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Öncüpınar
Sınır Kapısında gerçekleştirilen törenle iki ülke arasında vizesiz geçişleri
başlattı.
Bir yılı aşkın süre devam eden vizesiz geçişler, Suriyede çıkan olaylar
nedeniyle sekteye uğramaya başladı.
Olayların artarak ülkenin her tarafına yayılmasının ardından güvenlik
nedeniyle daha önce sık sık gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretler kesilirken iki
ülkedeki akrabalar, sınırın diğer tarafında kalan akrabalarının durumu hakkında
ancak basın aracılığıyla bilgi almaya başladı.
Suriyeden her geçen gün artan şiddet olayları sınırın karşı tarafındakileri
kan ve gözyaşına boğarken, Türkiye tarafındaki akrabalarını da tedirgin etmeye
başladı. Ülkelerinde yaşanan olaylardan etkilenen akrabalarının üzüntüsünü
paylaşan Türkiyedeki aileler, çatışmaların sınıra kadar ulaşmasıyla savaşın acı
yüzüne de yakından şahit oldu.
Akçakale ilçesine düşen top mermisinin ardından 5 kişinin yaşamını yitirdiği
ilçede halk, yıllar önce fiziki olarak ayrıldıkları akrabalarıyla aynı kaderi
paylaştı.
100 binin üzerinde Suriyeliyi evinden eden iç çatışmaların etkilerini,
yıllar önce sınırın Türkiye tarafında kalan akrabalar da artık yüreklerinde
hissediyor.
-Propaganda filmini andırıyor
Kızılay Akçakale Şube Başkanı Ahmet Meşhurgil de sınırların çizilmesinin
ardından farklı ülkelerde kalan kardeşlerin birisinin Suriyede savaştığını
diğerinin de ülkesine gelen sığınmacılara yardımcı olmaya çalıştığını söyledi.
Olayları üzüntüyle takip edilmeye çalışıldığını belirten Meşhurgil,
Propaganda filmini tüm Türkiye seyretmiştir. Aslında o film bugün burada
yaşanan gerçekleri yansıtan bir filmdir dedi.
Suriye sınırındaki Akçakale ve bu ülkenin Tel Abyad ilçesi ile
Ceylanpınarla Hasekiye bağlı Rasulayn başta olmak üzere Türkiye-Suriye
sınırındaki bir çok yerleşim birimindeki durum, başrollerini Kemal Sunal ile
Metin Akpınarın oynadığı ve sınır sorununun ele alındığı Propaganda
filmini andırıyor.
Söz konusu filmde, samimi arkadaş olan iki kişinin ve aile fertlerinin
Türkiye-Suriye sınırı nedeniyle yaşadığı sıkıntılar konu edinmişti.
Muhabir: Rauf Maltaş / Mehmet Güldaş
Yayıncı: İsmail Fidan