ANTALYA (A.A) - Hüseyin Kanber - Myra-Andriake Kazı Başkanı ve
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Nevzat Çevik, tarihi eserlerin korunması için yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunu
belirtti.
Nevzat Çevik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son dönemlerde Anadoludan
kaçırılan eserlerin iadelerinin çoğalmasına sevindiklerini söyledi.
Özellikle Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın çabalarıyla dönen eser
sayısında müthiş bir artış olduğunu dile getiren Çevik, güçlü ülkelerin
eserlerine sahip çıkabildiklerini vurguladı. Eserlerin Anadoludan yurt dışına
yoğun olarak kaçırıldığı 1820-1890 yılları arasını kültür varlıklarının
kaçırılması açısından Anadolu kültür ve tarihinin karanlık çağı olarak
adlandırdıklarını ifade eden Çevik, Anadolu ve daha önce Osmanlıya bağlı olan
Mısır ve diğer bölgelerden götürülmeyen tarihi eser kalmamış. Bugün Avrupada
büyük müzelerdeki eserlerin çoğunluğu buralardan götürülen eserlerle dolu dedi.
Osman Hamdi Beyin 1884te yenilediği Asar-i Atika Nizamnamesi ile Osmanlı
İmparatorluğu topraklarında kazı yapan yabancı arkeologlarla ilgili düzenlemeye
gidildiğini anlatan Çevik, bu düzenlemeden sonra kaçırılan eserlerin önünün
alınmaya başlandığına dikkati çekti. 1884ten sonra tarihi eserlerin korunması
açısından aydınlık bir çağın başladığını belirten Çevik, şöyle devam etti:
Karanlık çağ, talan çağı olarak adlandırdığımız dönemde Avrupadan
gelen arkeolog adı altındaki kişiler, ne buldularsa izinli izinsiz götürmüşler.
O dönemde tamamen alıp götürmek için ülkemize gelmişler. Bunlar bilimsel görüntü
altında yapılmış, ancak ne bulunduysa götürülmüş. Myra, Trysa, Xanthos gibi antik
kentlerdeki eserler böyle götürülmüş. Avrupalı kaçakçılar sadece Türkiyeden
değil, dünyanın çeşitli ülkelerinde savaş ve karmaşa gibi zayıf ortamlardan
faydalanıp tarihi eserleri kaçırmışlar.
-Bir taş parçası da olsa Türkiyenin kültür varlığıdır-
Çevik, günümüzde kazılardan eser götürülmediğini, ancak kazı dışı ortamlarda
küçük eserlerin kaçakçılar tarafından ülke dışına çıkartılabileceğine dikkati
çekti. Türkiyede eski eserlerin korunmasına yönelik yeni düzenlemelere ihtiyaç
olduğunu vurgulayan Çevik, şunları söyledi:
Günümüzde yeniden düzenlenen Ormancılık Yasasına göre ağaç kesen, hatta
önceden kesilmiş odun parçasını arabasına koyan kişi hakkında hapis cezasıyla
ciddi miktarda para cezası var. Ancak bir lahite zarar veren veya kaçıran
hakkında ciddi bir kanuni yaptırım yok. Zaman zaman Havalimanında bir taş
parçasını yurt dışına götürürken yakalandı şeklinde haberler görüyoruz. O, bir
taş parçası da olsa Türkiyenin kültür varlığıdır, alınıp götürülemez. O taş
parçasının bir lahitten veya bir heykelden ne farkı var. Anı olarak insanlar bir
şey götürmek istiyorlarsa hediyelik eşya statüsünde satılan taklit ürünleri
alsınlar. Her ne sebeple olursa olsun bir parçanın götürülmesi suçtur.
Tarihi eser kaçakçılığıyla ilgili cezaların yeterli olmadığını, bazen yüzey
araştırması için gittikleri ören yerlerinde kaçak kazı yapanları görüp ilgililere
bildirdiklerini anlatan Çevik, Bir gün sonra kaçak kazıları yapanlar elini
kolunu sallayarak geziyor. Bir ağaç kesene ceza var, bir lahit kırana ceza yok.
Tarihi eserlerler konusunda kanuni düzenleme yapılmalıdır. Özellikle 2863 sayılı
yasanın koleksiyonerlik gibi kısımlarında yeni düzenlemeler yapılmalıdır diye
konuştu.
Çevik, çeşitli büyüklükteki orijinal eserlerin bilerek veya bilmeyerek
kesinlikle satılmaması gerektiğini dile getirerek, Dünyanın her yerinde
eserlerin taklitleri satılıyor. Her insan gidip gördüğü ülkenin sembolik
eserlerinin bir anısını yanında götürmek ister. Bundan daha doğal bir şey
yoktur dedi.
-Son dönem eserlerin durumu-
Nevzat Çevik, zaman zaman bakır sini, kılıç, kap kaçak gibi son dönem
eserlerinin tarihi eser statüsünde değerlendirildiklerine, ancak bu tür eserlerin
alınıp satılmasında bir sakınca olmadığına dikkati çekerek, şüphelenilmesi
durumunda müze ve ilgili birimlerdeki uzmanların bilgisine başvurulduğunu
kaydetti.
Çevik, Kolluk güçlerimiz neyin yeni eser, neyin tarihi olduğunu bilmeli.
Özellikle bunlara ilk müdahale eden kişi bilgi sahibi olmalı. Günümüze yakın
tarihli bir malzemenin tarihi eser olarak değerlendirilmesi ve insanların mağdur
edilmesi doğru değil diye konuştu.
-Müzayede kuruluşlarının görüşleri-
Eski Zaman Sanat ve Kültür Merkezi Sahibi Korkut Erkan ise Türkiyede antik
dönemlere ait eserlerin müzayedelerde yer almadığını belirtti. 50 yıldan bu yana
koleksiyon ve antika eserlerle ilgili çalıştığını bildiren Erkan, Tarihi
değerdeki bir eserin satılmak istenmesi durumunda müze veya bakanlıktan bilirkişi
çağrılarak onun gözetiminde bu işlem yapılır. Bu tür eserler, belgeli
koleksiyonerlere satılır dedi.
Müzayede organizasyonları açısından eski eserlerin alınıp satılmasıyla
ilgili bir sorun olmadığını, ancak antika işiyle uğraşan esnafın neyi alıp neyi
satacağı konusunda ciddi sıkıntı içinde olduğunu anlatan Erkan, şöyle konuştu:
Eski eserlerin korunmasıyla ilgili yeterli personel olmaması nedeniyle bu
alandaki açık yüksek güvenlik önlemleriyle giderilmeye çalışılıyor. Bir antikacı
arkadaşımız koleksiyon amaçlı 50 yıllık bir sigara paketini vitrinine koyduğu
için sigara kanununa muhalefet suçundan işlem görebiliyor. Evinde dedesinden
kalma bakır siniyi satmak için yola çıkan kişi tesadüfen yol kontrolü sırasında
durdurulsa bunun ne olduğunu bilmeyen kolluk kuvveti tarafından başka şekilde
değerlendirilebiliyor. Yani o kişi tarihi eser kaçakçısı muamelesi görüyor.
Bunlar hem bu alanda çalışan kesimleri hem de halkın eğitilmesiyle
çözümlenebilir.
Erkan, kültür varlıklarının korunması konusunda polisiye tedbirlerin bir
yere kadar etkili olabileceğine, bu alanda duyarlı bir nesil yetiştirilmesi
gerektiğini vurguladı.
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu