TEKİRDAĞ (A.A) - Muhterem Erkul - Tekirdağda, tarihi 16.
yüzyıla dayanan ve 1975 yılında toprak altında bırakılan taş köprüyü gün yüzüne
çıkartmak için 38 yıldır mücadele veriliyor.
Hayrabolu Belediye Başkanı Hasan İrtem, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
1970li yıllarda başlatılan imar faaliyetleri kapsamında, ilçe merkezindeki
kanalizasyon ve su şebekelerinin yapımı Alpullu ve Tekirdağ istikametindeki
karayollarının onarım, genişletme ve asfaltlama çalışmaları sırasında, bölgedeki
tarihi Osmanlı köprüsünün toprak altında kaldığını söyledi.
38 yıllık mücadelenin sonunda, köprünün bu yıl gün yüzüne çıkarılmasına
karar verildiğini belirten İrtem, konuyla ilgili kurul tarafından Hayrabolu
Belediyesi ve Tekirdağ Müze Müdürlüğünün görevlendirildiğini belirtti.
Kazının, Mayıs-Haziran aylarında yapılmasının planlandığını Aktaran İrtem,
"Köprüyü çıkartma çalışmaları kapsamında, Tarihi Eserleri Koruma Kurulu Bölge
Müdürlüğü kararıyla Tekirdağ Müze Müdürlüğü ile birlikte köprüyü kurtarma
kazısına başlayacaktık. Ancak köprünün bulunduğu mevkide, sosyal ve kültürel
tesislere proje uygulaması için yapmamız gereken plan düzenlemesi Belediye
Meclisimiz tarafından reddedildi. Bu nedenle köprüyü kurtarma çalışmalarına
başlayamıyoruz."
İrtem, bu konuda ön hazırlık yaptıklarını, ancak köprünün bulunduğu mevkide
bir plan tadilatının Belediye Meclisi tarafından onaylanmaması üzerine, kazının
bu yıl yapılma ihtimalinin ortadan kalktığını kaydetti.
-38 yıldır mücadele veriyor-
Tekirdağlı gazeteci-yazar Şerif Baysalan, Hayrabolu ilçesindeki Osmanlı
köprüsünün, Türkiye kültür mirasına kazandırılması için 38 yıldır mücadele
ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Devlet Su işleri (DSİ) tarafından, Ergene Nehrine akan Hayrabolu
Deresinin yatağı değişti. Derenin bu yatağı üzerinde bulunan Osmanlı köprüsü,
altından su geçmediği için, kendi haline bırakıldı ve ufak tefek onarımları da
yapılmaz oldu. 1975 yılının ortalarında Köprü gömülerek, tarihi bir eser yok
edildi. Orta yerinde bulunan mermer taşına yazılı kitabesi de kayıp ve nerede
olduğu bilinmiyor."
Köprünün, gömülmeden önce kitabesine göre yaptıkları hesaplamada, 16.
Yüzyıla dayandığını tespit ettiklerini ifade eden Baysalan, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Yapım tarihi olarak Mostar Köprüsü ile aynı döneme denk geliyorlar. Şu anda
üzerinden yol geçen bu asfaltın altında, diri halde tarihi bir Osmanlı köprüsü
yatıyor. Küçük bir kazıyla bu köprünün ortaya çıkarılması söz konusu."
Toplumun, tarihi eserlerin korunması ve ülkeye kazandırılması konusunda
zayıf kaldığını ifade eden Baysalan, tarihi dokunun korunmasının eğitim ile
sağlanması halinde, yeni nesilin bu konuda daha duyarlı hale gelebileceğini
kaydetti.
-Kayıp kitabenin Türkçe metni-
Köprü ile birlikte gömülen ve kayıp olan kitabenin Türkçe metni şöyle:
Burayı fetheden ki, akranları içinde mert ve itibarlı
Zamana makbul eser yapma düşünceleri ile
Geldi bu nehre biraz etrafı seyredip baktı
Gördü köprüsü yıkılmış, ehli dilin kalbi gibi
Kemsi meded bulamamış ve eski dere akar olmuş
Dereyi bütün gayretiyle daraltıp düzenleyerek
Çok güzel, tatlı ve seçkin bir eser yaptı
Su gibi para harcayarak büyük saygıya ulaştı
Önceleri tahta bir köprüyken taştan kemerler yaptırdı
Doğrusu öyle büyük bir köprü oldu ki emsali yok
Eğer dünyada bir benzeri varsa (belki)
Velhasıl bu eserle belde halkı çok mutlu oldu
Bu sebeple kendisini hep güzel sözlerle anarlar
Bunu yaptıran aile daima dürüst davrandı
Irzıyla, malıyla, canıyla onlar kadar saygın kişiler olmadı
Cismin (köprünün) görünen yüzüne vadesi biçilmiş iki tarih koyuyorum
Cevher-i Hicri biri, Milad-i İsadan diğeri
Sıralanmış gözler ona süs güzelliği verir
Hünerli ellerde ipliğe dizili inci (mücevher) gibi
Bol miktarda para harcadı göçmen Kerekzad Neşo
Bir ferah ve geniş köprü yaptırdı ki dünyaya değer
Yayıncı: Mehmet Tevfik Erçetin