MERSİN (A.A) - Mustafa Çiftçi - Soğuk algınlığı ve öksürüğe iyi
geldiği, vücut direncini artırdığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilinen
soğan, tarladan sofraya gelene kadar zorlu bir süreçten geçiyor.
Ekiminden, toplanmasına ve paketlenmesine kadar zahmetli bir sürecin
ardından sofralardaki yerini alan yeşil soğanın hasadı, ölü sezon diye
adlandırılan tarlaların dinlenme dönemi olan kış aylarında gerçekleştiriliyor.
Kışın kendisini hissettirmeye başlamasıyla toprakla buluşturulan soğanlar,
yaklaşık iki ay sonra ürün vermeye başlıyor. Özellikle Mersinde buğday, arpa ve
üzümün hasat edilmesinin ardından üretici tarafından değerlendirilen tarım
arazilerinde yetiştirilen soğan, ölü sezonda hem üreticisine hem de toplayıcısına
ek gelir kapısı oluşturuyor.
Yaklaşık iki ay süren ürünün gelişme döneminde soğan yağmurla sulanıyor.
Hasat döneminde tarladaki otlar ayıklanarak toplanan yeşil soğanın, köylüler
tarafından sabahın erken saatinden itibaren sökülmesiyle sofraya yolculuğu
başlıyor.
Topraktan çapa yardımıyla sökülen yeşil soğanlar, havuzlarda çamurlarından
arındırılıp, destelenerek pazara sunuluyor.
-Soğancı köy-
Mersin merkeze bağlı Toroslar ilçesindeki Dorukkent köyünde kışın yağmur ve
çamuruna aldanmadan soğan ekip, yeşil soğan elde eden köylüler geçimlerini bu
üründen sağlıyor. Kentte soğancı köy diye bilinen bu köydeki üreticilerin
neredeyse tamamının geçim kaynağını yeşil soğan oluşturuyor.
Köyün sakinlerinden soğan üreticisi Talat Ateş, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, özellikle kışları yoğun miktarda soğan ekimi yaptıklarını söyledi.
Kış aylarında birçok bölgede soğuklardan dolayı sebze ve meyve
yetiştirilemediğini anlatan Ateş, Önceleri üzüm bağlarımız vardı, geçimimizi
ondan sağlıyorduk. Ama kışın toprak boş kalıyordu. Sonra köylüler soğanı denedi.
İyi verim alınca köylüler soğan yöneldi. Köyde herkes soğan ekiyor. O yüzden
Mersinde soğancı köy diye biliniriz. Kış döneminde bütün bahçeler soğanla
kaplandığı için köy yemyeşil olur dedi.
Soğanın sofraya gelene kadar, zorlu bir süreçten geçtiğini ifade eden Ateş,
şunları anlattı:
Önce tarlayı sürüyoruz. Sonra, soğan kozalarını alıp tek tek dikiyoruz.
Belli aralıklarla bahçede çıkan otları topluyoruz, yağmur yoksa da sulamayı
ihmal etmiyoruz. Tam kıvamına geldiği zaman soğanı dirgenlerle topluyoruz.
Toplanan soğanların kozalaklarının kabuklarını soyup, çamurdan, topraktan
arındırmak için havuzlarda yıkıyoruz. Bu işlem bizim için biraz sıkıntılı. Çünkü
kış mevsiminde soğuk suyun bulunduğu havuzlarda soğanları yıkamaya çalışıyoruz.
Yıkanan soğanları desteledikten sonra kasalara yerleştirip halde satıyoruz.
Sonrasında yurt içinde ve dışında satışa sunuluyor. Yaklaşık 2,5 ay çocuğumuz
gibi soğanla ilgileniyoruz.
Havaların ılıman gittiği dönemlerde soğan fiyatlarının düştüğünü dile
getiren Ateş, sezon öncesinde kilogramını 70-90 kuruş arasına satın aldıkları
soğan tohumlarının maliyeti artırdığını, ancak havaların soğumasıyla civar
illerde soğan stokunun eriyeceğini ve Mersinde üretilen soğanların yüksek
fiyatlardan satılabileceğini bildirdi.
-Türkiye ihtiyacının yüzde 90ı Akdenizden-
Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel ise Türkiyedeki yeşil soğan
üretiminin yüzde 90a yakın kısmının Akdeniz Bölgesinde yetiştirildiğini
belirterek, bu oranda Mersinin önemli bir paya sahip olduğunu söyledi.
Mersindeki üretimin bugüne kadar sağlıklı bir şekilde kayıt altına
alınmadığını belirten Gökçel, Kayıt altına alamamanın en önemli nedenlerinden
birisi, soğanın bahçe aralarında bile yetiştirilebiliyor olması. Yeni bir çalışma
başlattık. Bu kapsamda önümüzdeki süreçte Mersindeki üretimin net miktarını
belirleyebileceğiz diye konuştu.
Gökçel, önümüzdeki günlerde Türkiye genelinde hava sıcaklığının düşmesiyle
Mersin gibi sıcak iklimlerde üretilen soğanların Türkiye genelinde daha fazla
talep görmeye başlayacağını, bunun da fiyatlara yansımasıyla üreticinin iyi gelir
etmesini beklediklerini sözlerine ekledi.
Yayıncı: Tevfik Işık