KASTAMONU (A.A) - Özkan Beyer - Kastamonuda Yaşayan İnsan
Hazineleri listesinde yer alan taş baskı ustası, eşinin hastalığından dolayı
taş baskı kalıplarını satışa çıkardı.
Kastamonunun Taşköprü ilçesine bağlı Çoroğlu köyünde dünyaya gelen 64
yaşındaki Cemil Kızılkaya, yazma sanatına 42 yıl önce başladı. Taş baskı
sanatının tüm inceliklerini öğrenen Kızılkaya, yıllarca ceviz kabuğu, ıhlamur ve
şeftali yaprağından doğal yazma boyası üretti. Baskı işlemi sırasında kullandığı
kalıpların oyma işlemini de yapan Kızılkayanın, koleksiyonunda 440 kalıp
bulunuyor.
Kızılkaya, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) somut
olmayan kültür mirası çalışmaları kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından, 11 Eylül 2012 yılında Yaşayan
İnsan Hazineleri listesine alındı.
-Mesleğe 137. kişi olarak başlamıştım
Taş baskı ustası Cemil Kızılkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Selçuklu
ve Osmanlı dönemlerine ait tarihi taş baskı kalıplarını satmak zorunda kaldığını
ifade etti.
Kızılkaya, taş baskı kalıplarının Selçuklulardan Osmanlıya, Osmanlıdan da
kendilerine geldiğini belirterek, Mesleğe, eşimle acemi olarak başlamıştık.
Kastamonuda 1972 yılında mesleğe başladığımızda Ermenisi, Müslümanıyla
kalabalıktık. O zamanki devirde 136 kişi taş baskı mesleğiyle ilgileniyordu.
Mesleğe 137. kişi olarak başlamıştım. Onlar arasında, Türkiyede kala kala ben
kaldım. Ustaların çoğu maddi imkansızlıklardan dolayı yaptıkları meslekleri
bırakmak zorunda kalmıştı. O zamanlarda kalıplarım azdı diye konuştu.
Gazi Üniversitesi öğrencilerine 36 yıl önce taş baskı hakkında bilgi
verdiklerini hatırlatan Kızılkaya, şöyle konuştu:
Talebelere taş baskı hakkında bilgiler veriyorduk. Tezler hazırlanınca,
tezin bilgisini veriyordum. Kastamonuda 136 kalem sanat vardı. Sahip
çıkılmadığından bu sanatlar, Osmanlıdan bu yana yok olmuş ve sadece taş baskı
sanatı bugüne kadar gelmiş. Taş baskıyı tekrar uyarlamaya başladım. Boyayı kendim
temin ediyorum. Baskısını ve kalıbını da kendim yapıyorum. Elimde 440 kalıp var.
Şu ana kadar yaptığım işlerin hiçbirinde boya çıkıyor, yaptığım baskı
kalıplarında problem var diye bir şey işitmedim. Eşimle birlikte yapıyordum.
Eşim, göğüs kanseri olunca mesleği bırakmadım ama bırakmış gibi oldum
-Almanyada kurs açalım demişlerdi
Kızılkaya, yaptığı boya ve taş baskılardan dolayı Yaşayan İnsan
Hazineleri listesine girdiğini ifade ederek, Yaşayan İnsan Hazineleri
listesine girmesine vesile olan kalıpların çürümeye terk edildiğini hatırlattı.
Taş baskı sanatının yaşatılması ve bir vatandaşın ekmek parası olabileceğini
aktaran Kızılkaya, Taş baskı sanatının yaşaması için kalıpları satıyorum.
Borcun var mı- Borcum yok. Kurs açalım dedim. Kimse ilgilenmedi. Urfa ve
Çanakkaleden geldiler. Kurs açalım dediler. Ödül aldığımda Almanyada Türk
işçilerine kurs açalım demişlerdi. Almanyada kurs açma konusunda karar
veremedim ama Kastamonu dışında, bizim meslek sevilir, sayılır oluyor şeklinde
konuştu.
-Bir vatandaş ekmek yer-
Taş baskı sanatını ilk olarak üvey kızına öğrettiğinin altını çizen
Kızılkaya, şunları kaydetti:
Üvey kızım, taş baskı mesleğine tamamen alışmıştı. Bir gün yanıma gelerek,
Baba bu mesleği yapmayacağım. Meslek zorla yapılmaz dedi. Çocuğum yapmayınca
da, eşimle yalnız kaldık. Tek başıma kaldığım bir zamanda eşim hastalanınca,
mesleği tamamen bırakmak zorunda kaldık. Devlet büyüklerimiz bize yardımcı
olursa, bu mesleği yapmaya devam edeceğim. Yardım edilmediği taktirde kalıpları
satmak zorundayım. Taş baskı kalıplarının çürümesindense, belki bir vatandaş
bunlardan bir ekmek yer. Bu sanat yaşar. Kurs açılmasını istiyorum. Bana sen
şurada dur ya da boya yap deseler ona da razıyım. Kalıp yap deseler, kalıp
yaparım. Kalıpları satamadığım taktirde yakmayı düşünüyorum. En azından bir aylık
yakıt ihtiyacım karşılanır.
Yayıncı: Ebubekir Gülüm