ANTALYA (A.A) - Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) tarafından
düzenlenen 50. Yıl Sporun Zirvesi Semineri, Antalyanın Serik ilçesine bağlı
Belek beldesinde başladı.
Seminerin açılış oturumunda konuşan TSYD Genel Başkanı Naci Arkan,
kendilerine emanet edilen TSYDnin yüklenmiş olduğu görevini aynı hızla
sürdüreceklerini belirterek, TSYDnin adına en ufak bir leke getirmeden görevini
yerine getireceklerine inandıklarını söyledi.
Arkan, TSYD geçmişte olduğu gibi bugün de aynı hızla görevini yerine
getirmektedir. Aramıza yeni katılan arkadaşlarımızla daha da güçlenerek, Türk
sporunda belli bir yere ulaşmanın hazzını yaşıyoruz. Bu da böyle devam edecektir.
TSYD çatısı altında spor basınımızın asla vazgeçemeyeceği bir kuruluş olarak Türk
sporuna hizmet etmekten gurur duyuyorum. Dilerim 50. Yıl Seminerimiz adına
yakışır bir biçimde çok verimli geçer dedi.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 1. Başkan Vekili Ufuk Özerten de futbolun,
sporun en önemli unsurlarından birinin medya olduğunu dile getirerek, medya ile
sporu birlikte götürmeleri gerektiğini, bir takım şeylerin daha anlaşılır olması
için medyanın yardımına ihtiyaç duyduklarını ifade etti.
Özerten, şöyle konuştu:
Bazen iletişim içinde olamıyoruz. Derdimizi anlatamıyoruz. Kimse bilmez
yılda 80 bin, 90 bin civarında maç yönettiğini, 85-90 bin civarında karşılaşmanın
oynandığını. Ancak bir maçta sıkıntı çıktığında sadece o maç bilinmektedir. İnsan
unsurunun olduğu yerlerde hatalar olabiliyor, kasıtlı hatalardan korunmaya, biz
bunlara yanlış diyoruz, bunlardan kurtulmaya özen gösteriyoruz. İnsan unsuru
olduğu zaman da hatalardan, yanlışlardan dönmek mümkün olmuyor. 80 bin, 90 bin
maç diyorum. Bunların her birinin en 5 kişinin olduğunu düşünürsek, çünkü bazen
bazı maçlar 4 hakemle bitmiyor, saha gözlemcisi, temsilcisi ve görevlileri olmak
üzere binlerce kişi TFF bünyesinde görev yapıyor. Bizde hiç dükkan kapalı yok, 24
saat çalışıyoruz. Türkiyede futbol yaşayan bir bebek gibi sorunun nereden
geleceği hiç belli olmuyor.
U20 Dünya Şampiyonasının Türkiyede yapılacak en büyük futbol organizasyonu
olduğunu vurgulayan Özerten, 7 ilde yapılacak organizasyonunun adeta bir ülke
meselesi haline getirilerek, Türkiyenin tanıtılması gerektiğini belirtti.
Medya ile el ele verilemediği taktirde bunun başarılamayacağına dikkati
çeken Özerten, şunları söyledi:
Bu konuda destek olmanızı istiyorum. TFF olarak geçtiğimiz yıl şubat
ayının sonunda göreve geldik, sıkıntılı bir süreçten sonra göreve geldik. Bu
zaman zarfında bir takım kararlar aldık, spekülasyonlar yapıldı. Kimileri
hoşlandı, kimileri hoşlanmadı. Biz bundan da yılmadık, bunun da üzerine gittik.
Burada düşündüğümüz tek olay, Türk futbolunun geleceğiydi. Kişiler, takımlar,
kuruluşlar ve hiç kimseyi değerlendirmeden Türk futbolunun zarar görmemesi için,
başta Yıldırım Demirören başkanımız olmak üzere bu yola baş koyduk ve Allaha
şükür bu günlere geldik. Bütün liglerimizdeki, alt ve üst sıralardaki takımların
arasındaki puan farkları birbirine çok yakın.
Ben şuna inanıyorum, Türkiyede futbol günden güne daha iyiye gitmekte. Bir
tek endişemiz tribünlerdeki olaylar, tribünlerden bir kaçış var. Bu kaçışı hep
birlikte önlememiz lazım. Futbol herkesin ekmek teknesi, her gün daha iyi ekmeği
çıkarmak için elimizden geleni yapalım istiyorum. Türkiyede futbola, spora
destek olalım.
Kulüpler Kanunu ile ilgili bir tartışma olduğunu anlatan Özerten, en son
Fikret Ünlü zamanında futbolun kanununda bir değişiklik olduğunu, ancak yıllardır
Türkiyede bu konunun konuşulduğunu belirtti.
Özerten, kendisinin yeni kanunun Futbol Kulüpleri Kanunu olmasını
istediğini, futbolun artık diğer sporlardan ayrılması gerektiğini düşündüğünü
ifade ederek, aksi taktirde ayrılmadığı zaman farklı spor dallarının da araya
girdiğini, ancak diğer amatör sporlar içinde futbolun ayrı bir yasası olması
gerektiğini savundu.
Özerten, sözlerini şöyle sürdürdü:
Futbolun bir takım prensipleri var. Futboldan kazanılan paranın futbola
harcanmasını istiyorum. Futbol kulübü, futbol kulübü olsun. Diğer sporları o
kulübün diğer yönetimleri, diğer federasyonlara bağlı olarak desteklesinler.
Futbolun bütçesi ayrı olsun, Anayasanın 59. maddesi gereğince futbol, devlet
tarafından gerektiği kadar desteklensin. Avrupada 100 bin çocuğumuz yaşıyor,
futbol oynayabilecek yaşta. Real Madridde oynayabilecek düzeyde Türk futbolcular
var. Bunların arasından yıldızlar çıkabiliyor. Türkiyede ise bu nüfus 15 milyon.
Bu çocuklar arasından yıldız çıkaramıyorsak, burada arıza bizdedir. Bu arızayı
gidermemiz lazım. Bunu el birliğiyle bütün spor ailesiyle yapmamız lazım. Bunu
siyasilere anlatmamız lazım. Okullara bu sporu getirmemiz lazım, 10-12 yaş grubu
çocuklara sporu sevdirmemiz lazım. Başımızda sporun içinden gelen bir
Başbakanımız var. Ama lütfen bu konuyu iyi vurgulayalım. Çocuklarımızın spora,
sanata zaman ayıracakları vakitleri olsun. Yeteneksiz eğiticileri çocukların
başına vermemeliyiz.
Muhabir: Yusuf Karadağ / Güç Gönel
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu