ZONGULDAK (A.A) - Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı Şükrü
Boyraz, Sosyal hukuk, modern ve çağdaş devletlerde o ülkenin insanını, devlet
hiç kimseye muhtaç etmeden ve birilerinin sızlayan vicdanı hale getirmeden
öncelikle onların eksik olan bölümlerini eşit bir şekilde diğer insanlarla
eşitleştirebilmek için mücadele eder dedi.
Boyraz, Karaelmas Gazeteciler Derneği (KGD) Başkanı Osman Savı ziyaretinde
yaptığı konuşmada, insanların yaşamı paylaştığı her yerde engellilerin olduğunu
söyledi.
Engellilerin yaşadıkları ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasal yapılarına
göre farklılık arz ettiğini ifade eden Boyraz, şöyle konuştu:
Türkiyeyi ele aldığımızda engelli konusunda sözde çok şey yapıldığı
söylense bile hiçbir şey yapılmadığının farkındayız. Türkiye Cumhuriyetinin
anayasasının emrettiği şekilde sosyal hukuk devletiyiz diyoruz. Sosyal hukuk,
modern ve çağdaş devletlerde o ülkenin insanını, devlet hiç kimseye muhtaç
etmeden ve birilerinin sızlayan vicdanı hale getirmeden öncelikle onların eksik
olan bölümlerini eşit bir şekilde diğer insanlarla eşitleştirebilmek için
mücadele eder. Onları toplumlara kazandırabilmek için hem ailelerin hem de
devletin sırtında birer kambur olarak kurtarabilmek, yani onları tüketici olarak
değil üretici olarak topluma katmanın yollarını arar.
-Engelliler öğretmen olarak atanmıyor-
Kamu kurum ve kuruluşlarında şu an yaklaşık 22 bin personel kadrosu açığı
olduğuna dikkati çeken Şükrü Boyraz, Geçtiğimiz yıl nisan ayında Özürlü Memur
Seçme Sınavı yapıldı. Bu sınavdan 7 bin engelli alınacağını bakanımız açıkladı.
Geçen yıl bin 300 engelli işe alındı. Aynı sınavdan puanlama yapılan engelli
arkadaşlarımızın yine yerleştirilmeleri için alım yapılacağı söyleniyor. Bana
göre bu tamamen vatandaşları uyutmaktan öte bir şey değildir diye konuştu.
Engellilerin öğretmen olarak atanamadığını öne süren Boyraz, şunları
kaydetti:
Engelli kişi zor şartlarda da olsa üniversiteyi bitiriyor. Üniversiteyi
bitirmiş, öğretmenlik hakkını kazanmış engelli, öğretmen olarak atanmıyor.
Bununla ilgili tarih öğretmeni bir arkadaşımız, ataması için Milli Eğitim
Bakanlığından gerekli cevabı alamayınca TBMM Dilekçe Komisyonuna müracaat
ediyor. Dilekçe Komisyonu da bakanlığa soruyor. Milli Eğitim Bakanlığından gelen
cevap (fiziksel engelli olan kişilerin öğretmenlik yapma yeteneği olmadığı, bu
nedenle de öğretmen atamayacaklarını ancak memur olarak atayacakları) yönünde
geliyor. O zaman siz bu insanları niye okutuyorsunuz. Neden o zaman öğretmen
yapıyorsunuz. Buradaki fiziksel engelinden dolayı öğretmenlik yapamamasının
sebebi gerçekten kişi kaynaklı mı yoksa devletin erişim ve ulaşım
aksaklıklarından kaynaklı mı- Geriye dönüp baktığımızda bu, o devletin hatasıdır.
Devlet, kendi hatasını kişinin hatası gibi sergileyip bu kişinin ve bu kişinin
öğretmen olarak atanmasını engellemektedir.
Evde bakım hizmetinin, kendi başına yaşaması mümkün olmayan kişiye bakana
devletin ayda 520 lira bakım ücret ödediğini belirten Boyraz, sözlerini şöyle
tamamladı:
Hiç bakacak kimsesi yoksa özel yurtlara ya da huzur evlerinde bin 50 lira
ödüyordu devlet. Şimdi burada bir açmaz var. Halen kimin kime baktığı veya niye
baktığı algılanmış değil. Bugün 2000-2500 lira maaş alan bir devlet memurunun
ailesinde bir kişi bakıma muhtaç ise o devlet memuru 2 bin lira maaş aldığı için
evde 4 kişi yaşıyor ise kişi başına 500 lira düşüyor. O kişiye bakım ücreti
ödenmiyor, kendi kaderine terk ediliyor. Peki o zaman Türkiye Cumhuriyetine biz
şunu söylüyoruz. O zaman ülkemizde herkesin cebinde TC numarasını taşıyan kimlik
var. Bu kimlik bireyseldir. Bir suç işlediysem ben bunun cezasını bireysel olarak
çekiyorum. Ama maddi veya manevi. Madem öyleyse ben engelliliği yada sakatlılığı
satın almadım. Benim tercihimde değil. Ben bu ülkenin yanlış işleyişinin
kurbanıyım. Bu ülke sosyal devletse beni tanzim etmekle yükümle ve görevlidir.
Ben kendi kendime veya bana bakanla yaşam mücadelesi veriyorsam devlet bunla
mükelleftir zaten. Biz kandırılmaktan bıktık.
Muhabir: Ferdi Akıllı
Yayıncı: Erdem Gültekin