TRABZON (A.A) - Asena Akçay - Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım
Derneği (ASYOD) Başkanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, nüfusa göre veremli hasta oranında
2002-2009 yılları arasındaki azalmanın dünya genelinde 14.1, Dünya Sağlık Örgütü
(DSÖ) Avrupa bölgesinde 17.1 iken Türkiyede 35.9 olduğunu söyledi.
Özlü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bilinen en eski hastalıklardan biri
olması, nedeninin bilinmesi, yüzde 100e yakın başarıyla tedavi edilebilmesi ve
aşısı olmasına rağmen veremin (tüberküloz) halen dünyada insanları en çok öldüren
10 hastalık arasında olduğuna dikkati çekti.
DSÖ 2011 raporuna göre, 2010 yılında dünyada 8.8 milyon yeni verem hastası
ve 1 milyon 450 bin ölümün söz konusu olduğunu belirten Özlü, Tüberküloz
olguları ve ölümlerin yüzde 95den fazlası, gelişmekte olan ülkelerde olmakta ve
olguların yüzde 75i üretken yaş grubu olan 15-54 yaş arasında yer almaktadır
dedi.
Türkiyede 2009 yılında kayıtlı tüberküloz hastası sayısının 17 bin 402
olduğunu ifade eden Özlü, şunları söyledi:
Türkiyede nüfusa göre veremli hasta oranı 2009 yılında yüz binde 25 iken,
DSÖ Avrupa bölgesinde yüz binde 63, dünya genelinde ise yüz binde 201dir. Nüfusa
göre veremli hasta oranında 2002-2009 yılları arasındaki azalma dünya genelinde
14.1, DSÖ Avrupa bölgesinde 17.1 iken Türkiyede 35.9dur. Ülkemizde 2009 yılında
yeni teşhis edilen verem hastalarının oranı yüz binde 29dur. Dünya genelinde bu
oran 137, ülkemizin de içinde yer aldığı DSÖ Avrupa bölgesinde 47dir. Yeni hasta
oranında 2002-2009 yılları arasındaki azalma oranı dünya genelinde 2.1, DSÖ
Avrupa bölgesinde 13, Türkiyede ise 27.5dir. Bu rakamlar ülkemizde tüberkülozla
ilgili durumun iyiye gittiğini ve Dünya Sağlık Örgütünün tüberküloz kontrolü
için öngördüğü hedefleri Türkiyenin yakaladığını ortaya koymaktadır.
Son birkaç yılda bu konuda güzel uygulamalar başlatıldığını kaydeden Özlü,
Örneğin tüberküloz tedavisinde kullanılan ilaçların sadece dispanserden
alınabilmesi yerinde olmuştur. İl Tüberküloz Kontrol Kurulları konunun tarafları
arasında iletişim ve koordinasyonun oluşturulmasına hizmet etmekte, taraflar
arasında ortak dili, ortak bakış açısını geliştirmekte, bilgi ve deneyimlerin
paylaşılmasına vesile olmaktadır. Halk Sağlığı Müdürlüklerinin bu konuyu
sahiplenmeleri ve konunun takipçisi olmaları sevindiricidir diye konuştu.
-Verem 60 yıldır tedavi edilebilen bir hastalıktır-
Prof. Dr. Özlü, bu iyi gidişin aksamaması ve son birkaç yılda Sağlık
Bakanlığı Merkez ve taşra teşkilatındaki yapısal değişimin tüberküloz kontrol
çalışmalarını sekteye uğratmaması için gereken tedbirlerin alınması gerektiğini
belirterek, şunları kaydetti:
Verem savaş dispanserlerinde eğitimli ve deneyimli ekiplerin sürekli
istihdamı için uygun ve teşvik edici koşullar sağlanmalıdır. Aile hekimlerimizin
tüberküloz hastalarının tanısı ve izlemindeki rolü ve etkinliği artırılmalıdır.
Tüberküloz düşünülen olgunun tanısında esas olan güvenilir mikroskobik muayene
sonuçları, aynı gün içinde ulaşılabilir olmalıdır. Sağlık çalışanları ve
kurumlarında, tüberkülozlu hastaları izleme konusunda gözlenen çekimserlik ve
irrasyonel korkunun giderilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Eski yüzyıldan
kalma verem fobisiyle hastaların toplum dışına itilmesi sorunu göz ardı
edilmemelidir. Her verem hastasının bulaştırıcı olmadığı topluma
anlatılmalıdır.
Tüberküloz karşısında tıbbın aciz olmadığını vurgulayan Özlü, Verem 60
yıldır tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tüberküloz hem kolay teşhis edilebilen
hem de yüzde 100e yakın başarı oranıyla tedavi edilebilen ve hatta büyük oranda
korunulabilen bir hastalıktır. Verem sadece hastanın sorunu değil, bir toplum
sağlığı sorunudur. Bu konuda bilgilenmek, korunmak için gerekli önlemleri almak,
hastaları Verem Savaş Dispanserlerine yönlendirerek takip ve tedavilerini düzenli
olarak yaptırmalarını sağlamak hepimize düşen bir sorumluluktur dedi.
Yayıncı: Tuncer Çetinkaya