UNESCO heyeti Gaziantepte

UNESCO heyeti Gaziantepte -Koordinatör Vali Veysel Dalmaz: -Biz iki gün sonra eğer kendi içimizdeki problemleri çözemez, Suriye ile ilgili olan süreci de dışarıdan seyredersek, inananın ki çok şeylerde geç kalmış olacağız -


GAZİANTEP (A.A) - Koordinatör Vali Veysel Dalmaz, Biz iki gün sonra eğer kendi içimizdeki problemleri çözemez, Suriye ile ilgili olan süreci de dışarıdan seyredersek, inananın ki çok şeylerde geç kalmış olacağız dedi.
     Dalmaz, Şehitkamil Kültür Merkezinde Suriyeli sığınmacıların tartışıldığı Yuvarlak Masa Toplantısında, yaklaşık 5 aydır bölgede bulunduğunu ve ilk geldiği zamanla şu anı karşılaştırdığında, sığınmacı sayısının büyük boyutlara ulaştığını belirtti.
     Suriyeli geçici koruma altındaki insanların sayısının 185 bini bulduğunu ifade eden Dalmaz, Şimdiye kadar belki çok önemsemediğimiz bazen de yok farz ettiğimiz, ama şimdi epeyce farkına vardığımız şehir merkezlerimizde yaşayan Suriyeliler var. Bunların sayısı da tahminen 250-300 bin civarında diye konuştu.
     Türkiyenin şu anda 350-400 bin Suriyeliye hizmet ettiğini dile getiren Dalmaz, şöyle konuştu:
     Türkiyenin bu anlamda taşın altına elini koyduğu durumda, üzerine düşen yük gerçekten çok fazla. Bu sayı resmi ifade olarak 690 milyon liraya ulaştı dense de ben belki bunun 4-5 kat daha fazla olduğunu tahmin ediyorum. Zira bunun içerisinde bizim sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları yardımlar yok, yine alanda çalışan ama geçici görevlendirmeyle görev yapanların aldıkları veya bunlarla ilgili masraflar yok. Hayırseverlerin gerek kamp içerisine ve gerekse şehir merkezinde barındırılan insanlarla ilgili yaptıkları yardımlar yok.
     Dolayısıyla bu yardımları biz eğer paraya dökecek olursak, gerçekten 2 milyar dolardan aşağı bir yardımın olmadığını düşünüyorum. Böylesine ağır bir yükün altına girdi Türkiye. Ama bundan açıkçası çok da rahatsız değiliz. Bunu millet olarak tarihi bir sorumluluğumuz, bir borcumuz olarak görüyoruz. Gerçekten de yurdumuzun her bir yanındaki insanlar konuya bu çerçeveden bakıyor, hiçbir zaman bunu yük olarak gömüyor. Belki lokmasını paylaşacak, belki ekmeğini bölüp paylaşacak. Ama bu konuda da bir mesafe alınmasını, orada yaşanan insanlık dramının önüne geçilmesini düşünüyor.
     Suriyede çok kötü bir dram ve bir manzara olduğunu anlatarak, Türkiyenin yaptıklarının da tarihi bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Dalmaz, şöyle konuştu:
     Sadece sınırlarımıza gelen ve yanı başımızda cereyan eden hadiselere karşı yaptıklarımız yeterli mi- Ben açıkçası sürecin sonucuyla ilgilendiğimizi düşünüyorum. Esas sorunun kaynağına indiğimizde, sorunun yerinde çözümüyle ilgili uluslararası alanda gereken haykırışın yapılmadığını ve ülke olarak da ileride gelişecek süreçte, açıkçası kenarda durduğumuzu düşünüyorum. Biz üzerimize düşen yükü fazlasıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. İnsanımızı, buraya gelen misafirlerimizi en iyi şekilde barındırıyoruz. Bu bizim artılarımız. Ama biz iki gün sonra eğer kendi içimizdeki problemleri çözemez, Suriye ile ilgili olan süreci de dışarıdan seyredersek, inananın ki çok şeylerde geç kalmış olacağız.
    
     -Haykırışlar çok cılız kaldı-
    
     UNESCOnun cereyan eden olaylarda en fazla duyarlılığı olması gereken kurum olduğunu vurgulayan Dalmaz, şöyle devam etti:
     Öbür tarafta sadece insan katledilmedi. Bir medeniyet, bir uygarlık katlediliyor. Buna sessiz kalındı, uluslararası alan, uluslararası otoriteler buna duyarsız kaldı. Buna duyarlılığın artırılması anlamında birkaç cılız sesten ziyade, ülkemizden de ses çıkmadı açıkçası. Uluslararası alanda ses çıkmamasını onların duyarsızlığına verebilirsiniz. Ama bence bu bölgeden gür bir ses çıkmalıydı. Emevi Camisi orada bombalanırken, kale bombalanırken, Osmanlı çarşısı bombalanırken, UNESCO ne yaptı, uluslararası camia ne yaptı- Bir kültür katliamı yapılırken, bir medeniyet katliamı yapılırken, maalesef haykırışlar çok cılız kaldı. Burada suçu bir başka yerlere atmayalım, hepimizin burada suçu var açıkçası.
     Görevlerinin, Türkiyeye sığınan Suriyelileri kendi memleketlerine memnun olarak göndermek olduğunu ifade eden Dalmaz, akan kanın durması için uluslararası otoritelerin duyarlılığa davet edilmesi gerektiğini dile getirdi.
    
     -Türkiyenin gösterdiği başarıyı tercüme edeceğiz-
    
     UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Most İhtisas Komisyonu Başkan Vekili Doç. Dr. Akif Kireçci de iki konu için Gaziantepte bulunduklarını belirtti.
     İlkinin Türkiyenin Suriyelilerle ilgili organizasyonu yapmada gösterdiği büyük başarı olarak niteleyen Kireçci, İkincisi ise büyük başarısızlığı. Bunu burada söylemek çok hoş bir şey değil, ama UNESCO başka bir dil konuşuyor. Burada bunu ifade etmek isterim. Bizim burada dinlediğimiz başarı öyküleri, yurt dışında birçok kurumun, birçok devletin kulağına girmiyor, gitmiyor bile, ilgisini çekmiyor. Birçok nedenlerden dolayı çekmiyor, bir kısmı politik bir kısmı başka dedi.
     Malide yaşanan olaylar üzerine oradaki kültürel mirası korumak için bir aksiyon grubu oluşturulduğunu anımsatan Kireçci, Bizim burada bulunmamızın sebeplerinden biri, Türkiyenin gösterdiği başarıyı dünyada bir takım kurumların, bir takım devletlerin anladığı bir dile, tabir yerindeyse tercüme etmek. Sizin yaptığınız işlere katkı sağlayamayacağız ve belki başınızı ağrıtacağız ama onların istediği dili biz üretmek için buradayız diye konuştu.
     Suriyeden gelen sığınmacılarla Türkiyede birkaç tane şehir kurulduğunu ifade eden Kireçci, şöyle devam etti:
     Geçen yıl Gaziantep Üniversitesinde gerçekleştirdiğimiz konferansta, Gaziantepe ayda 100 bin kişinin girdiği belirtilmişti. Bunların her biri öğle yemeği yeyip içse bu bir kayıptır. Bakanlıklarla görüştüğümüzde ortaya çıkan rakam 650 milyon dolar denildi, yıllık Türkiyeye getirdiği maliyet. Burada bunu resmen deklare etmek isterim ki, yanlış ve eksik hesaplanıyor. Sadece devlet burada ayni yardımları hesaplıyor. Burada Koordinatör Valiliğimiz var ve onun hizmetinde çalışan memurlar var. Bunların çevreye verdiği zararlar var. İş kaybı, ticaret kaybı var. Bütün bunların, bu işin ekonomik yönünün aslında toplam zarar olarak hesaplanıp dünya kamuoyuna taktim edilmesi gerekiyor. Ayrıca valilik, belediyeler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve bireyler, buraya belki kayda geçmeyen yardımlarda bulunuyorlar. Bunların da derlenip toparlanması ve hepsinin belki de gündelik olarak kayda alınması gerekiyor.
    
     -Birçok insan gündelik yemeğini yiyemiyor-
    
     Kireçci, UNESCOnun temel felsefesi ve çalışma şartları bakımından beklentileri olduğunu vurguladı.
     UNESCOnun, herkes için eğitimi hedeflediğini dile getiren Kireçci, şunları kaydetti:
     Bu eğitim hakları, bu insanların yerlerinden edildiği için ellerinden alınmış hakları oluyor. Bunu gündeme getirmek istiyoruz. Bilimi, ilerlemeyi hedefliyor. Bilimsel ilerleme tamamen durmuş durumda. Bir çok insan gündelik yemeğini yiyemiyor, yaşam güvencesi yok. UNESCO çevreyi korumayı hedefliyor. Ancak çevre tarumar olmuş, sadece Suriyenin içinde değil, Suriyenin dışındaki çevre de tarumar olmuş. Irakta 100 binlerce sığınmacı var. Ürdün hükümeti sağlamak zorunda olduğu yardımlar dolayısıyla göçmek üzere.
     UNESCO aynı şekilde barışı ve diyaloğu teşvik ediyor. Bütün bunlar kırılmaya uğramış durumda. Bütün bu işler bittiği zaman ne olacağına dair çalışmalar yapılması gerekiyor. İnsanlık mirasının korunmasını hedefliyor UNESCO. İnsanlık mirası yerle bir edilmiş durumda. Roma medeniyetinden, Emevi, Abbasi medeniyetine kadar bütün mimari unsurlar yıkılmış. Ne kadar yıkıldığı bile bilinmiyor. Yaratıcılık teşvik ediliyor UNESCO tarafından, ama tamamen ölmüş durumda. İfade özgürlüğü kalmamış durumda ve bununla ilgili bir çok sorun devam ediyor. Bunları bir biçimde uluslararası platforma taşımayı hedefliyoruz.
     Toplantıda, katılımcılar da konuyla ilgili görüşlerini dile getirdi.
    
     Muhabir: Orhan Çiçek / Veli Gürgah
     Yayıncı: Sevil Çelik
<< Önceki Haber UNESCO heyeti Gaziantepte Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER