KAYSERİ (A.A) - Tevfik Işık - Hacılar Kaymakamı Yasemin Özata
Çetinkayanın hazırladığı doktora tezi, 2004-2005 yılları arasında uygulamaya
konulan yerel yönetimler reformunun, yerel ve bölgesel kalkınmaya etkileriyle
ilgili sonuçları ortaya çıkardı.
Kaymakam Çetinkayanın Yerel Yönetimler Reformunun Yerel ve Bölgesel
Kalkınmaya Etkisi konulu doktora tezinde, 1980li yıllarda tartışılmaya
başlanan, ancak 58. hükümetin acil eylem planı kapsamında uygulamaya konulan
yerel yönetimler reformunun kalkınmaya olan etkileri araştırıldı.
Çetinkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 58. hükümetin 2003 yılı başında
kamuoyuna açıkladığı acil eylem planının ilk maddesinin kamu yönetimi reformu
olduğunu, bu başlık altında da yerel yönetimler reformunun öncelikli olarak ele
alındığını belirtti.
Reformlar kapsamında 2004-2005 döneminde bir dizi kanun çıkarıldığını
hatırlatan Çetinkaya, reformların hedefine ulaşıp ulaşmadığını belirleyebilmek
için tez kapsamında bir anket çalışması yaptıklarını, İçişleri Bakanlığının
desteğiyle resmi yazışma yoluyla 26 ilde özel idareler, il, ilçe ve belde
belediyelerinin bu konudaki görüşlerini aldıklarını söyledi.
-Türkiye iyi yolda, ama henüz yeterli değil-
Ankette, katılımcıların reformlar kapsamında yapılan yasal düzenlemelerin
uygulamaya geçirilme derecesiyle ilgili görüşlerinin alındığını bildiren
Çetinkaya, şu bilgileri verdi:
Katılımcıların tümüyle gerçekleştiğini düşündüğü düzenlemeler arasında
yerel yönetimlerin bütçe gelirlerinden aldıkları payın artırılması yoluyla mali
durumlarının düzelmesi, kamunun hesap verebilir hale gelmesi ve nitelikli
personel ihtiyacının kapatılması konuları yer alıyor. Katılımcıların çok fazla
gerçekleştiğini düşünmedikleri düzenlemeler ise yerel yönetimlerin ekonomik
ekinliğinin artırılması, yatırımların bölgesel kalkınma ajansları tarafından
organize edilmesi, taşınmaz malların kullanımı ve taşradaki personelin il
idaresine bağlanması konularında karşımıza çıkıyor. Bu verilere göre, yerel
yönetimler reformuyla birlikte yerel yönetimlerin mali güçlerinin arttığı, ancak
yerel yönetimlerin yerel ve bölgesel kalkınmaya henüz istenilen seviyede katkı
sağlamasının gerçekleştirilemediği sonucuna vardık.
Reform öncesi dönemde, yerel yönetimlerin, üstlendikleri hizmetleri gereken
nitelik ve yaygınlıkta sunamadıkları, bunun en önemli nedeninin de idari ve mali
yapılarındaki aksaklıklar olduğu konusunda herkesin hem fikir olduğunu vurgulayan
Çetinkaya, şöyle devam etti:
Tez kapsamında yaptığımız araştırma sonuçları gösterdi ki, reformun ilk
yıllarında yerel yönetim birimleri öncelikli olarak bu sorunun çözümü konusunda
yoğunlaşmış ve uygulama anlamında henüz çok uzun yıllar geçmemesine rağmen, bu
konularda oldukça önemli bir gelişme kaydedilmiştir. Zaten kendi kurumsal
sorunlarını çözememiş, donanım eksikliklerini giderememiş bir yerel yönetimden
yereldeki kalkınmayı yönlendirmesini beklemek çok da gerçekçi olmazdı. İdari ve
mali anlamda sorunlarını halletmiş olarak bundan sonraki süreçte yerel
yönetimlerin yerel ve bölgesel kalkınma anlamında daha aktif bir rol üstleneceği
beklenmektedir. Ancak yerel yönetimlerin kalkınma anlamında kendisinden beklenen
işlevleri tam olarak gerçekleştirebilmesi için mali özerkliğinin sağlanması,
yetki ve kaynak açısından daha da güçlendirilmesi gerektiği de yine bu süreçte
ortaya çıkmıştır.
Reform sonrası dönemde, yerel yönetimlerin mali yapılarında düzelme
kaydedilmiş olmasına rağmen, bunun genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılan
paylardaki artıştan kaynaklanan bir gelişme olduğunu dile getiren Çetinkaya,
reform kapsamında mali özerklik anlamında ise ciddi bir adım atılamadığını
kaydetti.
Son dönemde yerel yönetimler konusunda kamuoyuna yansıyan yasa tasarılarıyla
ilgili çalışmaların, yerel yönetimlerin kalkınmaya katkısı bakımından ülkenin
daha ileri düzeye taşınacağının sinyallerini verdiğini ifade eden Çetinkaya,
bunun için yeni anayasa çalışmalarının önemli bir fırsat olarak
değerlendirilebileceğini sözlerine ekledi.
Yayıncı: Şükran Yücel