İZMİR (A.A) - Senem Yazıcı - New Yorkta yapımcı olarak yaşamını
sürdürürken, bir arkadaşının düğünü için geldiği Türkiyeden kopamayan
Yunan-Amerikan yönetmen ve yapımcı Valantis Stamelos, Merhaba Anadolu/Hello
Anatolia belgeselini, Yunan ve Amerikalı izleyicilerin ardından, Türk
seyircisiyle de buluşturmaya hazırlanıyor.
Valantis Stamelosun Aydın doğumlu Yunan gazeteci Dido Sotiriyunun çok
tanınan Benden Selam Söyle Anadoluya/Farewell Anatolia isimli romanına atfen
Merhaba Anadolu adını verdiği belgesel, yönetmenin atalarının geçmişinin
izini sürmesini, yaşamak istediği toprakları ve hayatının geri kalanını birlikte
geçirmek istediği insanı bulmasını anlatıyor.
Stamelos, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Chicago Yunan-Amerikan Topluluğu
tarafından finanse edilen Merhaba Anadolu belgeselini, Atina, Selanik,
Atlanta, New York ve Los Angelestaki gösterimlerinin ardından, bu yıl içinde
Türk izleyicisiyle de buluşturabilmek için görüşmeler yaptığını söyledi.
Belgeselin Türk-Yunan ilişkilerine bir bakış niteliği taşımaktan çok,
atalarının izini süren bir adamın evini ve kendi ailesini bulmasının öyküsü
olduğunu dile getiren Stamelos, her mübadil ailenin kendine has etkileyici
öyküleri bulunduğunu ve tüm bu öykülerin silinip gitmeden önce kayıt altına
alınması gerektiğini belirtti.
-Dünyayı dolaştı, yaşamak için İzmiri seçti-
Ailesinin geçmişinin İzmir, Selanik, Atina ve ABDye uzandığını anlatan
Stamelos, televizyon şirketlerinde çalıştığı yılların ardından kendi yapım
şirketini kurduğu New Yorktaki düzeninin, bir haftalık Türkiye ziyaretiyle
değiştiğini kaydetti.
İstanbula ilk kez 2008 yılında bir arkadaşının düğünü için geldiğini,
ailesinden her zaman dinlediği yerleri görebilmek için bir fırsat olarak gördüğü
bu ziyaretin ikinci gününde Ben bu ülkede yaşamalıyım kararını aldığını ifade
eden Stamelos, İzmir ve çevresini gördükten sonra ise bu kararını uygulamaya
geçirmekte zaman kaybetmediğini belirtti.
New York ile Türkiye arasında iki yıl süren gidiş-gelişlerin ardından, 2010
yılında İzmire yerleşen Yunan yönetmen, kendisini bu topraklara bu denli
bağlayan duyguları şöyle aktardı:
İstanbulda İstiklal Caddesindeydim, çay içip tavla oynuyordum, birden
yüksek sesle Yedikule çalmaya başladı, iki ülkede de çok sevilen bir ezgi.
Başımı kaldırdım, bir cami vardı, kilise vardı, çevremdeki insanlara baktım ve
Ben burada yaşamalıyım dedim. Çocukluğumun geçtiği yıllardaki Yunan kültürü ile
bugünkü çok farklı, Türkiyede, İzmirde gördüğüm ortam, o günlere çok daha
yakın. Hayatım boyunca aradığım her şeyi burada buldum. Herkes işim itibarıyla
İstanbulda yaşamam gerektiğini söyledi ama ben bütün köklerimin ve atalarımın
yaşamış oldukları coğrafyayı tercih ettim. Hayatımda ilk kez burada kendimi
evimde hissediyorum, ne zaman bir yere gitsem, buraya dönmek istiyorum
-O artık bir yabancı damat-
Sadece yaşamak istediği toprakları değil, aşkı ve kendi ailesini de
Türkiyede bulduğunu anlatan Stamelosun, 2010 yılından bu yana fizik öğretmeni
Sinem ile sürdürdüğü evlilik, bir yaşındaki Anastasios Kayranın doğumuyla daha
da anlam kazanmış.
Evlilik sürecinde her iki taraftan da büyük destek aldıklarını, ciddi bir
sorunla karşılaşmadıklarını dile getiren Stamelos, özellikle Türk arkadaşlarının
kendisine Türkiyedeki kız babaları hakkında ürkütücü hikayeler anlatarak
gözünü korkutmaya çalıştıklarını söyledi.
Stamelos, Aslında tarif ettikleri Yunan babalarla aynıydı. Eşimle hiçbir
konuda sıkıntı yaşamadık, ailelerimiz kaynaştı, birbirini sevdi, saygı duydu.
Eşimin ailesinin tek endişesi, kızlarıyla evlendikten sonra onu ABD ya da
Yunanistana götürme ihtimalimdi ama burada yaşamaya kararlı olduğumu anlayınca
rahatladılar dedi.
-Bu kadar benzerlik sadece Türk ve Yunanlar arasında olur -
Ailelerin tanışma sürecinde ilginç olaylar yaşadıklarını da söyleyen
Stamelos, eşiyle iki tarafın büyükleri arasındaki diyalogları çevirirken
yaşadıklarını ise şöyle anlattı:
Bizi çok etkileyen, farklı diller kullansalar da iki annenin ve iki
babanın da tam olarak aynı cümleleri kurmaları oldu. Bu kadar benzerlik sadece
Türk ve Yunanlar arasında olur dedik. Yaşanan sorunlara gelince, bence başka bir
açıdan bakmak gerekiyor. İki halk arasındaki ilişkilerde son 90 yıllık zaman
dilimi göz önünde bulunduruluyor, oysa iki halk bundan çok daha uzun bir zaman
diliminde bir arada yaşamışlar. Ortak tarihleri, alışkanlıkları çok fazla.
Evimizde büyük amcamın bir fotoğrafı vardı. Fesiyle, bıyığıyla, elinde tespihiyle
aynı Türk gibiydi, ama Yunandı. El öpmeyi, zeybek oynamayı öğretmiş aileme.
Hayatlar bu derece iç içeydi geçmişte.
Türk-Yunan ilişkilerinin tek ortak paydası rakı ve müzik değil, arada gerçek
bağlar, benzerlikler ve çok sayıda öykü var. İki halk ortak geçmişe, tarihe,
kültüre sahip. Birşeyleri değiştirmeliyiz, birlikte daha çok iş, sanat, müzik,
evlilik yapmalı, aileler kurmalıyız.
Stamelos, İzmirde yaşamını sürdürürken, uluslararası bir bakış açısıyla,
ABDdeki bağlantılarını da kullanarak, kentteki film endüstrisini canlandırmak
istediğini belirtti.
Yayıncı: Nevbahar Kabaklı