Kapatılan yolsuzluk soruşturmalarında görev aldığı için tutuklanan emniyet müdürü Yakub Saygılı'nın savcılık ifadesini haberleştiren gazeteciye 'Cumhurbaşkanına hakaret' iddiasıyla dava açıldı. İddianameyi basın savcısı yerine terör ve örgütlü suçlardan sorumlu başsavcıvekilinin hazırlaması dikkat çekti.
Zaman gazetesi muhabiri Yakup Çetin, Saygılı'nın 4 Eylül 2014'te adliyede verdiği ifadeyi haberleştirdi. Saygılı'nın "Sıfırlama tapesi incelensin yolsuzluk mu darbe mi ortaya çıkar" yönündeki beyanlarının başlığa çekildiği haber nedeniyle dava açıldı. Bakırköy Başsavcıvekili İdris Kurt, Saygılı ile birlikte haberi yapan Çetin hakkında Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle iddianame hazırladı. Başsavcıvekili Kurt, ifadelerini almadan iki isim hakkında da 5 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep etti.
Başsavcıvekili İdris Kurt'un iddianamesinde habere konu olan Saygılı'nın adliyedeki ifadesini röportaj olarak göstermesi dikkat çekti. İddianamede, "Saygılı ile yukarıda isimleri yazılı şüpheliler tarafından gerçekleştirilen röportaj, haber ve yorum ile" ifadelerine yer verildi.
İddianamede, Yakub Saygılı'nın ifadesinde dile getirdiği Yasin El Kadı'nın yasa dışı yollardan Türkiye'ye sokulmasına ilişkin olarak El Kadı hakkında yurda giriş yasağı olmadığı iddia edildi.
İddianamede kamuoyunda 'sıfırlama tapesi' olarak bilinen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği belirtilen telefon görüşmesine de değinildi.
Başsavcıvekili Kurt iddianamede, "Yine Cumhurbaşkanı ve oğlu arasında geçen konuşma gerekçe gösterilerek Cumhurbaşkanın yolsuzluk ile elde ettiği paraları kamyonlarla taşıttığı şeklinde Yakub Saygılı'nın söylediği beyanların adı geçen şüphelice haber yapıldığı." ifadelerine yer verdi.
İddianamenin devamında 17 ve 25 Aralık soruşturmasında takipsizlik kararı verildiği ve bu soruşturmalarda adı geçen kişilerin aklandığı kaydedildi. Şüphelilerin bu durumu görmezden geldiği iddia edildi.
Haber nedeniyle Cumhurbaşkanına hakaret edildiğini ileri süren Kurt, Saygılı ve Çetin'in cezalandırılmasını talep etti.
Açılan davaya tepki gösteren Zaman gazetesi muhabiri Yakup Çetin, Saygılı'nın adliyedeki ifadesini haberleştirmesine rağmen savcının bunu iddianamede röportaj olarak belirtmesinin soruşturmanın ne kadar ciddiyetsiz olduğunu gösterdiğini söyledi. Saygılı'nın ve diğer gözaltına alınan bazı polislerin ifadelerini bir çok gazetecinin haberleştirdiğini kaydetti.
Başsavcıvekilinin kendisini ifadeye dahi çağırmadığını belirten Çetin, "2 hafta önce e-devlet uygulamasından tesadüfen hakkımda bir dava açıldığını gördüm. Avukatlarıma da sordum onların da haberi yoktu. Ne olduğunu araştırdığımda haberimden dolayı Cumhurbaşkanına hakaretten dava açıldığını öğrendim." dedi.
Haberi 2014 Eylül ayında yaptığını vurgulayan Çetin, aradan 13 ay geçtikten sonra dava açıldığını belirtti. Çetin, "Avukatlarımla da görüştüm, basın suçlarında davanın 4 ay içerisinde açılmış olması gerekiyor. Yani iddianamenin 4 ay içinde hazırlanarak mahkemeye sunulması gerekiyor. İddianameyi kabul eden Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Bakırköy Başsavcılığı'ndan söz konusu haberin yer aldığı gazetenin bir nüshasını istemiş. Ancak başsavcılık verdiği cevapta 6 aylık süre dolduğu için arşivdeki gazetelerin imha edildiğini bildirmiş. Bu durum da zaten zamanaşımı süresinin dolduğunu gösteriyor." diye konuştu.
Haberinden dolayı soruşturma açıldığını kaydeden Çetin, "Soruşturmayı basın savcısı değil terör ve örgütlü suçlara bakan Başsavcıvekilinin bizzat kendisinin açması da hukuk adına gelinen vahim durumu gösteriyor." dedi.
İddianamenin cezaevinde bulunan Yakub Saygılı'ya tebliğ edildi. Saygılı, tebliğ belgesine el yazısı ile söz konusu iddianamenin, savunması dahi alınmadan hazırlandığı şerhini düştü.
Saygılı, "Cumhuriyet savcısı tarafından usulsüz işlem yapılmıştır. Bu duruma rağmen duruşma yapılacaksa SEGBİS üzerinden değil, en azından ilk duruşmaya katılarak yüz yüzelik ilkesi gereğince kendimi ifade etmek istiyorum. Bu sebeple ilgili birimlere duruşma salonunda bulunmam için talimat yazılmasını talep ediyorum." notunu yazdı.
CİHAN