Eski CHP Milletvekili ve Bilişim Uzmanı Tacidar Seyhan, ABD başkanlık seçimine Rusya’nın müdahale ettiği iddialarına karşılık olarak Türkiye'de de YSK'nın sistemine müdahale edilebileceği ve olası referandumda siber güvenlik tehlikesinin olabileceği görüşünü dile getirdi.
Yeniçağ gazetesinden Salim Yavaşoğlu'nun haberine göre, ABD’deki bu tartışmalar, Türkiye’deki seçimlerin ve önümüzdeki günlerde yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı sistemi referandumunun güvenliğini tartışmaya açtı. CHP eski Milletvekili ve Bilişim Uzmanı Tacidar Seyhan, dünyada girilemeyecek hiçbir bilgisayar sistemi olmadığını belirterek şunları söyledi: “Daha önce Türkiye için değerlendirmiştik bunu. Türkiye’de Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) güvenlik sistemine girebilecek nitelikte en az bin kişi çıkar. Girmek çok problem değil. Orada mesele şudur: Koymuş olduğunuz güvenlik sistemlerinin belli bir aşamada girişi fark etmesi, yakalaması. Sizin kullandığınız yazılımda mevcut terminallerinizin dışında bir giriş yapılmışsa; onun hangi verilerde değişiklik yaptığını tespit edebilecek nitelikte bir yazılıma sahip olmanız önemlidir.”
ABD basını, ABD Ulusal İstihbarat (DNI) Direktörü James Clapper ile Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Direktörü James Comey’in, Rusya’nın ABD seçimlerini Donald Trump lehine etkilediği konusunda Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ile fikir birliği içinde olduklarını duyurdu.
Öte yandan, seçimi kaybeden Demokrat Parti adayı Hillary Clinton da Demokrat Parti Ulusal Komitesi’ne yönelik siber saldırı emrinin Vladimir Putin tarafından verildiğini savundu. Hillary Clinton, “Bu sadece bana ve partimize değil, tüm ülkemize bir saldırıydı. Gelecekte bu tür saldırıların engellenmesi için soruşturma yapılarak halkın bilgilendirilmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.
Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest ise siber saldırılarda, Rusya lideri Putin’in de rolü olduğunu söyledi. Rusya ise Amerikan yönetiminin, resmi elektronik postaların Kremlin tarafından hacklendiği iddialarına tepki gösterdi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sözcüsü Dmitri Peskov, “Ya bu iddiaları dile getirmeye son vermeliler ya da artık bir çeşit kanıt sunmalılar. Bu edepsizliktir” dedi. ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Teksas valisi George W. Bush ile Demokratik Parti’nin adayı Başkan yardımcısı Al Gore’un yarıştığı 7 Kasım 2000 tarihinde yapılan baş- kanlık seçimleri de tartışmalara konu olmuştu. ABD tarihinde sonuçları birbirine en yakın Başkanlık seçimi olan bu seçimin kesin sonucu aylarca belli olmadı. Florida’daki her oy sayımında farklı sonuçların bulunması üzerine oy sayımı davalık olunca sonuca ABD Yüce Mahkemesi, Beyaz Saray koltuğunu Bush’a verdi.
YSK sistemine girilebilir
ABD’deki bu tartışmalar, Türkiye’deki seçimlerin ve önümüzdeki günlerde yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı sistemi referandumunun güvenliğini tartışmaya açtı. CHP eski Milletvekili ve Bilişim Uzmanı Tacidar Seyhan, dünyada girilemeyecek hiçbir bilgisayar sistemi olmadığını belirterek şunları söyledi: “Daha önce Türkiye için değerlendirmiştik bunu. Türkiye’de Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) güvenlik sistemine girebilecek nitelikte en az bin kişi çıkar. Girmek çok problem değil. Orada mesele şudur: Koymuş olduğunuz güvenlik sistemlerinin belli bir aşamada girişi fark etmesi, yakalaması. Sizin kullandığınız yazılımda mevcut terminallerinizin dışında bir giriş yapılmışsa; onun hangi verilerde değişiklik yaptığını tespit edebilecek nitelikte bir yazılıma sahip olmanız önemlidir.”
Her kuruma girildi
Seyhan, Türkiye’de sistemine girilmemiş Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) dahil herhangi bir kamu kurumu olmadığına işaret ederek şöyle dedi: “Nitekim Amerika’da da özel ve kamu kurumlarının sistemine girildi ve hackerler tarafından müdahale edildi. Ama bunu veri tabanı üzerinde birtakım incelemeler yaparak anlamak da mümkün. Bunun ötesindeki tespitte oyların yeniden sayılması. Yeniden bilgi girişi yapılması şeklinde olur. Türkiye’de yapılacak referandum da güvenli değil. Ben eskiden beri Türkiye’de yapılan seçimlerin güvenli olmadığını savunuyorum. Çünkü, seçim sonrası sistem üzerinde, veri tabanı üzerinde bir değişiklik olup olmadığını kontrol edecek bir mekanizmamız yok bizim. Seçim öncesinde olduğu gibi programı inceledikleri gibi seçim sonrasında da her siyasi parti temsilcisinin ya da gösterebileceği bir uzmanın sistem üzerinde bir inceleme yapması, hatta istatistiksel açıdan karşılıklı kağıtlarla dataları kontrol etmesinin çok büyük faydası var.”