Otokrat Erdoğan’ın iktidarda kalmak için şartları alabildiğine kendi lehine zorlaması ve devletin kurumsal yapısını adeta bir enkaza çevirmesi kendisi için bir başarı sayılsa da ülkesi için aynı sonucu getirmedi.
Bugün artık kıyaslamalı hesaplarda bile Türkiye’nin kayıpları çok net olarak görülmeye başlandı.
Son olarak uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Cuma günü Yunanistan’ın kredi notunu BB olarak açıkladı ve bu ülkenin kredi notu yaklaşık 10 yıl aradan sonra Türkiye’nin üzerine çıktı.
TÜRKİYE'NİN KREDİ NOTU YUNANİSTAN İLE AYNI SEVİYEYE İNMİŞTİ
S&P Türkiye’nin notunu geçen yıl ağustos ayında Yunanistan ile aynı seviye olan B+’ya indirmişti.
Son 6 yılda Atina’nın ekonomik yönetimine ilişkin derecelendirme şirketleri tarafından yapılan notlamalar sürekli artış yönünde seyrederken, Türkiye için tam tersine bir trend söz konusu.
Cuma günü Yunanistan’ın kredi notunu artıran S&P bu ülke için 6 yıllık süreçte beşinci kez not artırım kararı vermiş oldu.
Türkiye ise 2013 yılında elde ettiği yatırım yapılabilir ülke notunu koruyamadı ve geçen yıldan itibaren derecelendirme skalasında ‘aşırı spekülatif ülke’ ligine dahil oldu. S&P’nin Yunanistan’a verdiği son not, bu ülkeyi aşırı spekülatiften spekülatif ülkeler ligine çıkarmış durumda.
AB ACİL YARDIM ÜNİTESİ İMDADINA YETİŞTİ
Yunanistan 2010’da patlak veren ekonomik krizin ardından ortaya çıkan yüzmilyarlarca euroluk borç nedeniyle bir batış sarmalına girerken, uzun süre AB’nin acil yardım ünitesi sayesinde hayata tutunabildi.
Ülke dokuz yıl boyunca uluslararası tahvil piyasalarında borçlanma yapmaktan mahrum kaldı. Ancak işler özellikle son iki yılda değişti. Ekonomide stabilite sağlanırken, bu yıl uluslararası borç piyasalarına dönüş yapan ülke Türkiye’ye oranla daha düşük faizle borçlanma yapmaya başladı.
Son market fiyatlarına göre beş yıl vadeli Yunan Eurbond’u yüzde 0.44 faizle işlem görürken, aynı vadeli Türkiye tahvillerinde bu oran yüzde 3,71’i buluyor.
YUNANİSTAN'IN RİSK PRİMİ 168, TÜRKİYE: 360
Diğer taraftan iki ülke arasındaki risk primi fiyatlaması da benzer bir nitelik gösteriyor. Yunanistan’ın 5 yıllık iflas sigorta primi (CDS) oranları 168 baz puanda seyrederken Türkiye için bu oran 360 baz puanda.
Öte yandan bugüne kadar iflas etmiş bir ekonomi olarak tanımlanan Yunanistan’ın son iki yılda gösterdiği performans ve kredi notu artışı Türkiye için itibar dışında başka riskler de barındırıyor.
Çünkü uluslararası yatırım fonları açısından aynı bölgede yer alan iki rakip ülkeden bir tanesinin daha olumlu bir not seviyesine çıkartılması, Türkiye’den Yunanistan’a doğru otomatik bir fon kaçışını tetikleyebilir.
Fonlar bunu herhangi bir beklentiden dolayı değil, yatırım sepetinde yer alan ülkeleri dengelemek için matematiksel bir hesaplamayla doğrudan yapmak zorunda kalıyor.
ERDOĞAN "ADALARINI SATAN ÜLKE" DİYE DALGA GEÇMİŞTİ
Konunun ekonomi olduğu kadar uluslararası politika açısından da önem taşıdığı bir gerçek. Çünkü Yunanistan’ın düştüğü durum Ege’nin karşı kıyısında hüküm süren AKP açısından da önemli bir propaganda malzemesi niteliğindeydi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı sınır komşusunun krizini uzun süre kendisinin ekonomi başarılarına bir kıyas olarak kullanmayı ihmal etmedi.
Hatta 2012 yılında Erdoğan alaycı bir ifadeyle Yunanistan’ı bizzat ‘Adalarını satan ülke’ olarak tanımlayarak adeta dalga geçti.
Aradan geçen yedi yılda Türkiye düştüğü ekonomik krizden çıkmak için gayrimenkul satışı karşılığında dünyanın en ucuz vatandaşlık belgesini veren ülkelerden biri konumuna gelirken, 2020 yılında bütçesine gelir elde edebilmek maksadıyla Hazine arazilerini de satmayı planlıyor.