Yunanistan coğrafi konumu sebebiyle Asya’dan Avrupa’ya yolculukta önemli bir geçiş noktası. On yıllardır Orta Doğu’dan ve Asya’dan gelen mülteciler Avrupa’ya Ege Denizi veya Türkiye’nin Yunanistan’la kara sınırını oluşturan Meriç Nehri üzerinden geçti.
TÜRKİYE’DEN YUNANİSTAN’A İLTİCA BAŞVURULARI ARTTI
15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün akabinde Türkiye’de Hizmet Hareketi mensuplarına karşı başlatılan cadı avı ve zulümlerden kaçan çok sayıda kişi Ege Denizi veya Meriç Nehri üzerinden Yunanistan’a geçti.
Avrupa Konseyi’nin 2019 yılı mart ayında yayımlanan "Mülteciler ve Sürgünler" isimli raporuna göre 2018’de 18 bin 14, 2017’de 6 bin 592 mülteci Meriç üzerinden Yunanistan’a ulaştı.
Aynı rapora göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında Yunanistan’a iltica müracaatında bulunanların sayısı son yıllarda arttı.
2016’da 189 olan müracaat sayısı, 2017’de 1.826’ya ve 2018’de 4 bin 834 kişiye yükseldi.
YUNANİSTAN’IN TAVRI BİR ANDA DEĞİŞTİ
Yunanistan’a sığınan Türkiye vatandaşı mültecileri Yunanistan uzun süredir himaye ediyordu.
Ancak 2019 yılı nisan ayının ortalarından itibaren Yunanistan’ın tavrı bir anda değişti.
Son aylarda Yunanistan’a Meriç üzerinden ulaşan Türk mültecilerin Yunanistan’da dövüldüğüne ve Türkiye tarafına geri gönderildiğine dair vakalar basında yer almaya başladı.
“The Guardian” gazetesinde çıkan bir habere göre çok sayıda maskeli kimliği belirsiz kişi mültecilere kötü muamelede bulundu ve gece dondurucu soğukta yeterli kıyafetleri olmadan onları Türkiye sınırına geri itti.
ZORLA TÜRKİYE SINIRINA İTME VE KÖTÜ MUAMELE
Avrupa Konseyi’nin İşkence İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Muamele ve Cezalandırma’nın Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) raporunda şu ifadelere yer verildi: “Yabancı uyruklu kişiler Yunanistan’dan Türkiye’ye Meriç Nehri üzerinden botla gönderildi. Bu kişilerin bazılarının bu operasyonlar sırasında polis, sınır güvenlik görevlileri ve paramiliter askerler tarafından kötü muameleye uğradığı (kafalarına copla vurulması dahil) iddia edildi.”
Bu dönemde İngiliz “The Guardian” gazetesinde çıkan bir habere göre çok sayıda maskeli kimliği belirsiz kişi mültecilere kötü muamelede bulundu ve gece dondurucu soğukta yeterli kıyafetleri olmadan onları Türkiye sınırına geri itti.
Geçmişte başka milletlerden mültecilere benzer muameleler yapılmasına rağmen, Türkiye uyruklu kişilere ilk kez Yunanistan tarafından kötü muamele edildiği rapor edildi.
ABD New Jersey merkezli Susturulmuş Türkiye’nin Savunucuları (Advocates of Silenced Turkey/AST) isimli insan hakları kuruluşu da zorla geri göndermeleri ve kötü muameleleri raporlaştırdı.
TÜRKİYE’YE ZORLA GERİ GÖNDERİLENLER TÜRKİYE’DE TUTUKLANDI
Rapora göre, Gül ailesi, anne Halil Gül ve eşi Seher Gül ile 3 çocuğu Yunanistan’a geçerek iltica müracaatında bulunmak istedi. Ancak yüzleri maskeli kişiler tarafından Türkiye’ye zorla geri gönderildi.
Türkiye’ye zorla geri gönderilen anne ve baba Edirne’de tutuklandı, çocuklar yakınlarına teslim edildi.
Gazeteci Gülsüm Alan, nisan ayından bu yana Türkiye'den Yunanistan'a iltica edenlerin geri gönderilmesi vakalarında mültecilerin kaba kuvvet ve kötü muameleye de maruz kaldığına dikkati çekmişti.
Euronews’de çıkan bir habere göre 23 Nisan–13 Mayıs arasında Türkiye'den Yunanistan’a geçen ve aralarında çocukların da olduğu 82 mülteci bazıları üniformalı, yüzleri maskeli Yunan gruplarca zorla ve kaba kuvvetle Türkiye’ye geri gönderildi.
YUNAN İNSAN HAKLARI KURULUŞLARI: GERİ GÖNDERME VAKALARI İNCELENSİN
Bold Medya'nın haberine göre Zorla geri gönderilme vakaları insan hakları kuruluşları tarafından tepkiyle karşılandı.
Mülteci meseleleri ile ilgilenen 10 Yunan sivil toplum kuruluşu Meriç bölgesindeki vakaların derhal araştırılmasını istedi.
2004-2019 arasında Avrupa Parlamentosu milletvekilliği yapan Alman siyasetçi Rebecca Harms, Meriç Nehri'nde yaşanan zorla geri göndermelerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi.
Avrupa Komisyonu, Yunanistan’ı zorla geri gönderme vakalarını incelemeye ve tedbir almaya çağırdı.
Susturulmuş Türkiye’nin Savunucuları (AST), 1951 tarihli İltica Sözleşmesi'nin 1'inci maddesine göre mülteci olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
"YUNANİSTAN BU KİŞİLERİ KORUMAKLA MÜKELLEF"
Yunanistan’ın mültecilerin haklarını koruyan anlaşmalara ve sözleşmelere taraf olduğunu belirten AST, Yunanistan’ın topraklarına ulaşan bu kişileri korumakla mükellef olduğunu ifade etti.
Raporda, “Daha spesifik olarak, hem Avrupa Birliği hem de Birleşmiş Milletler yasaları gereği, Yunanistan Türkiye’de hükümet baskısından muzdarip olan bu mülteci aileleri geri gönderemez, sınır dışı edemez ve kovamaz.” denildi.
BM UZMANI ALFRED DE ZAYAS: HABERLER “ENDİŞE VERİCİ”
Cenevre Diplomasi Okulu’nda uluslararası hukuk profesörü ve Birleşmiş Milletler Bağımsız Uzmanı Alfred de Zayas, Birleşmiş Milletler’in kabul ettiği Uluslararası İnsan Hakları Deklarasyonu 14'üncü maddesi ve 1951 tarihli Mültecilerin Statüsü Sözleşmesi’ne göre bu insanların sağlam temellere dayanan zulme uğrama korkusu olduğunu ve bu kapsamda iltica müracaatında bulunma hakkı olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Alfred de Zayas, İltica Sözleşmesi'nin 33'üncü maddesinin ülkelerinde ırkı, dini, milliyeti, bir sosyal gruba veya siyasi düşünceye aidiyeti nedeniyle zulme uğrayabilecek kişilerin o ülkeye sınır dışı edilmesini, sürgün edilmesini ve gönderilmesini yasakladığını söyledi.
GERİ GÖNDERİLMEME BİR KURALDIR
Alfred de Zayas, ayrıca Yunanistan’ın da imzaladığı İşkence Diğer Gaddarca İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Muamele ve Cezalandırmanın Önlenmesi Sözleşmesi’nin 3'üncü maddesi ve Birleşmiş Milletler Sivil ve Politik Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 7'nci maddesinde de geri gönderilmemenin kural olarak bulunduğuna işaret etti.
Proesör de Zayas, Türkiye’deki zulümden kaçan Hizmet Hareketi mensuplarının 1951 tarihli İltica Sözleşmesi'ne göre Türkiye’ye iade edilmekten korunmaya her türlü şekilde hakkı olduğunu vurguladı.
YAKIN TARİHE KADAR YUNANİSTAN MÜLTECİLERE KUCAK AÇTI
De Zayas, Hizmet Hareketi mensuplarının Yunanistan’da iltica başvurularını yapmak hakkından mahrum edilmesinin ve yüzleri maskeli kişilerce zorla Türkiye’ye gönderilmesinin “olağanüstü endişe verici” olduğunu ve uluslararası insan hakları ve mülteci hakları ile ilgili yasaların ihlali olduğunu kaydetti.
Yakın tarihe kadar kadar Türkiye’den gelen mültecilere Yunanistan’ın kucak açtığını belirten Alfred de Zayas, Atina yönetimini bütün geri göndermeleri durdurmaya, uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeye ve zorla geri gönderme vakalarını inceleyerek sorumluları tespit etmeye çağırdı.
PROF. DR. ANWAR ALAM: MÜLTECİLERİN EN AZINDAN GERİ GÖNDERİLMEME HAKKI VAR
Yeni Delhi Politika Perspektifleri Vakfı Kıdemli Akademisyeni Profesör Anwar Alam da Hizmet Hareketi mensuplarının Yunanistan’a geçtiklerinde uluslararası hukuktan doğan haklarının bulunduğunu vurguladı.
Profesör Anwar Alam, Avrupa Birliği İltica Prosedürler Direktifine göre (Madde 35 Direktif 2013/32/ Avrupa Birliği), mültecinin ilk iltica müracaatını yaptığı ülkeden en azından geri gönderilmeme hakkı bulunduğunu kaydetti.
Alam, bu kapsamda Yunanistan’ın uluslarararası hukuktan doğan kanuni sorumluluklarını yerine getirmesi ve mültecilerin maskeli kişilerce zorla Türkiye’ye geri gönderilmesi vakalarını araştırması gerektiğini ifade etti.
SUSTURULMUŞ TÜRKİYE'NİN SAVUNUCALARI (AST) TARAFINDAN HAZIRLANAN RAPOR İÇİN TIKLAYIN.