Kendi güvenlikleri için faciadan sağ kurtulan dört kişinin adlarını açıklamıyoruz, ancak kimliklerini birden çok kaynaktan doğrulattık.
BBC'ye konuşanlardan bazıları Atina'nın 40 kilometre kuzeydoğusundaki Malasaka Mülteci Kabul Merkezi'nde tutuluyor. Bazılarıysa tesisi terk etti.
Etrafı dikenli tellerle çevrili kabul merkezine medyanın girişi yasak.
Mısırlı bir görgü tanığı "Yunan Sahil Güvenliği'nin bizi kurtaracağını sandık ama bunun yerine tekneyi batırdılar" diyor.
Görgü tanığı, Yunan Sahil Güvenliği'nin Yunanistan kıyılarının 80 kilometre açığında, Akdeniz'in en derin yerlerinden birinde battığında, tekneyi çektiğini anlatıyor.
Yunan makamları daha önce bu suçlamayı reddetti ve tekneye çıkıp, durumu incelemek istediklerinde bir ip bağlandığını, teknedekilerin bunu reddettiğini ve İtalya'ya gitmek istediklerini söylediklerini iddia etti.
Ancak sağ kurtulan Suriyeliler'den biri "Tekneyi yandan bağladılar ve hızla hareket ettiler" diyor.
Bu ifade, "tekneyi zorla çektiklerini ve alabora olmasına neden olduklarını" söyleyen Mısırlı görgü tanığının anlattıklarıyla örtüşüyor.
Konuştuğumuz, sağ kalan mültecilerden biri, Yunan makamlarının Yunan Sahil Güvenliği'nin tekneyi "nasıl kurtarmaya çalıştığı" konusunda medyayla konuşmamalarını istediğini, konuşurlarsa da "Yunan Sahil Güvenliğini" suçlamamaları gerektiğini söylediklerini belirtiyor.
Biri de, Yunan yetkililerinin neler yaşandığına dair ifadesini değiştirmesi için baskı yaptığını, karşılığında da "mali yardım ve iltica başvurusunun hızlandırılması" sözünü verdiklerini anlatıyor.
Sağ kalanların anlattıklarını, Yunan makamlarına sorduk ve bir yanıt istedik. Ancak sahip oldukları bilgilerin, teknenin batmasıyla ilgili resmi soruşturmayı oluşturduğu için yorum yapamayacaklarını söylediler.
Ayrıca, balıkçı teknesini çekmediklerini ve yardım tekliflerinin reddedildiğini savunan daha önceki açıklamalarına dikkat çektiler.
Alman sivil toplum kuruluşu Sea-Watch, Akdeniz'deki mültecileri ve göçmenleri kurtarmak için denize tekneler gönderen bir kurum. Kuruluş, tam olarak ne yaşandığını değerlendirmek için yeterli bilgiye sahip olmadıklarını açıkladı. Ancak kuruluşun operasyon müdürü Philipp Hahn bize "Yüzlerce kişiyi taşıyan eski bir tekneyi açık denizde çekmek, başarısız olacak ve faciaya dönüşecek bir hamle" dedi.
"Resimler ve ifadelerden anladığımız kadarıyla, bu teknedeki insanları kurtarmak için güveli bir yöntem değil."
Tekne çekmenin daima riskli bir manevra olduğunu söyleyen Hahn, bunun belli koşullar altında mümkün olabileceğini belirtti.
Sağ kalanlardan ikisi, Yunan makamlarının kendilerinden tercümanlar ve avukatlar aracılığıyla, insan kaçakçılığıyla suçlanan dokuz Mısırlı'ya karşı ifade vermelerini istediklerini anlattı.
Ancak dört kişi de, dokuz Mısırlı'nın yolcu olduğunu ve yolculuk boyunca yanlarında oturduğunu söyledi. Tekne mürettebatının maskeli olduklarını ve zamanlarının büyük bölümünü kabinde geçirdiklerini belirttiler.
Birisi "Sahil Güvenlik yaklaştığında mürettebat suya atladı ve bu dokuz Mısırlı da tekneyi yüzdürmeye çalıştı. İnsan kaçakçılarıyla ilgileri yok gibi görünüyor" dedi.
Yakınlarını kaybetmiş olmaktan korkan Mısırlıların yakınları, BBC'ye yaptığı açıklamada yolculuk için 4500 dolar ödediklerini söyledi.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) soruşturmaları memnuniyetle karşılerken, "denizde daha fazla ölüm olmaması için acil ve kararlı hamle" ağrısı yaptı.
UNHCR rakamları bu yıl şu ana dek Akdeniz üzerinden 80 bin kişinin AB ülkelerine geçtiğini gösteriyor. 1200 dolayında kişinin de bu yolculuklarda öldükleri ya da kayboldukları belirtiliyor.