Yunanistan, Ege'deki Yunan adalarında bulunan ve iltica başvurusu reddedilmiş bin 450 sığınmacının Türkiye'ye gönderilmesi için AB'den destek istedi.
Yunan Göç Bakanı Notis Mitarakis, Türkiye'nin 2016'da AB ile imzalanan Mülteci Mutabakatı çerçevesinde Türkiye'den Yunanistan'a geçen sığınmacıları geri kabul etme yükümlülüğü bulunduğunu, ancak koronavirüs salgını nedeniyle geri kabule yanaşmadığını belirterek "Türkiye'nin AB ile ortak mutabakat uyarınca sığınmacıları geri kabul etmesini bekliyoruz" dedi.
Mitarakis, Yunanistan'ın AB Komisyonu ile Avrupa Sınır ve Kıyı Koruma Ajansı'na (Frontex), Türkiye'den gelen ve iltica başvuruları reddedilen sığınmacıların bir an önce geri gönderilmesi için başvuruda bulunduğunu kaydetti. Yunan bakan, söz konusu sığınmacıların büyük bölümünün Midilli, diğerlerinin de İstanköy, Sisam ve Sakız adalarında bulunduğunu belirtti.
"Koşullar artık uygun"
Türkiye'ye geri gönderilen sığınmacı sayısı koronavirüs salgını nedeniyle geçen yıl büyük ölçüde azalmıştı. Yunan bakan, koronavirüs test prosedürleri ve yeni teknolojiler sayesinde koşulların şu an geri kabulleri yeniden başlatmak için uygun olduğunu ileri sürerek "Türkiye'nin birincisi, kıyılarından ülkemize ve AB'ye ulaşmak için yola çıkan teknelerin geçişini engellemek için, ikincisi sığınmacıların geri kabulü için çabalarını artırmasını bekliyoruz" dedi.
Türkiye ile AB arasında 2016'da imzalanan Mülteci Mutabakatı uyarınca Türkiye, topraklarından Yunanistan'a geçen ve iltica başvuruları reddedilen sığınmacıları geri kabul etme yükümlülüğünü üstlenmişti. AB ise karşılığında Türkiye'ye sığınmacılar için kullanılmak üzere 6 milyar euroluk mali destek, Türk vatandaşlarına vize kolaylığı ve Türkiye'ye geri gönderilen her bir sığınmacı için Türkiye'de yasal olarak ikamet eden bir sığınmacının Avrupa'ya alınması yükümlülüğünü kabul etmişti.
Yunanistan resmi verilerine göre şu an Ege'deki Yunan adalarında 17 bin sığınmacı bulunuyor. Bir yıl önce Midilli, Sakız, Sisam, Leros (İleryoz) ve İstanköy adalarında toplam 42 bin sığınmacının tıkabasa dolu kamplarda yetersiz koşullarda yaşamaya terk edilmesi uluslararası eleştirilere yol açmıştı.