Associated Press’in haberine göre, Türk ve Fransız vatandaşlığına sahip 32 yaşındaki kadın, kendisinin ve kocasının siyasi saikli hapis cezalarından kurtulmak için Türkiye’den kaçmaya çalıştıklarını fakat Yunan makamlarının hem zulümden kaçan biri hem de bir Avrupa vatandaşı olarak haklarını ihlal ederek kendisini ve diğer göçmenleri Türkiye’ye geri ittiğini söylüyor. Geri itildikten sonra Türkiye’de gözaltına alınan ve tutuklanan kadının avukatları AİHM’de Yunanistan’a dava açmaya hazırlanıyor.
Fransa’da doğup büyüyen ve güvenlik sebebiyle isminin açıklanmasını istemeyen AB vatandaşı kadın Meriç nehrini geçip Yunanistan’a ulaştıktan sonra Yunan makamlarınca geri itildiğini iddia ediyor. Uzmanlar, hapishanedeki hücresinden Yunanistan’a dava açmaya hazırlanan kadının dosyasının diğer birçok dosyadan farklı olduğunu, her ne kadar Yunanistan’ın geri itme vakalarını artık normalleştirmiş olsa da geri itmeye maruz kalan kişinin AB vatandaşı olmasının hikâyeyi farklı kıldığını savunuyor. Avrupa Göç Politikaları Enstitüsü direktörü Hanne Beirens, bunun oldukça benzersiz bir vaka olabileceğini, çünkü Yunan makamlarının ayrım gözetmeksizin hareket ettiğini ve bu politikalarının her kökenden insanları nasıl etkilediğini gösterebileceğini söyledi.
Yıllardır uluslararası hukuku hiçe sayan ve insanların sığınma haklarını ellerinden alarak deniz ve kara sınırları boyunca göçmen ve mültecileri geri iten Yunan makamları AP’nin göndermiş olduğu çok sayıda yorum talebine yanıt vermezken geçtiğimiz günlerde geri itmelerin 2 sığınmacının ölümüne sebep olduğunun ortaya çıkarılması üzerine Yunanistan Göç ve İltica Bakanı Notis Mitarachi bir açıklama yaptı ve “Yunanistan, uluslararası hukuka uygun bir şekilde ve temel haklar sözleşmesine saygı göstererek Avrupa Birliği’nin dış sınırlarını koruyor” dedi.
Haberde, Fransa’da Türk bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen kadının 2013 yılında üniversite eğitimi almak için Türkiye’ye geldiği ve 2018 yılında eşiyle beraber terör örgütüne üye olmakla suçlanarak gözaltına alındığı belirtildi. Eşiyle birlikte tüm suçlamaları reddeden kadın 11 gün gözaltında tutulduktan sonra şartlı tahliyeyle serbest bırakıldı. Mahkeme sürecinin sonunda hapis cezasına çarptırılan çift geçen yıl haziran ayında hapis cezalarının Yargıtay tarafından onaylanmasının ardından Yunanistan’a geçmeye karar verdiler.
Geçen yıl ekim ayında Yunanistan sınırını geçtikten sonra çiftin güvende olduklarını düşünen kadının ailesi Yunan ve Fransız makamlarından yardım istedi. Fakat çifte ulaşan Yunan makamları iddiaları göre onları durdurduktan sonra kadının ve eşinin Fransız kimliğini, Fransız pasaportunun bir kopyasını ve evliliklerini kanıtlayan Fransız aile kitapçığını ibraz etmesine rağmen diz çökmelerini istedi. Yunan yetkililer çiftin telefonlarını, powerbanklerini, kıyafetlerini ve yemeklerini alıp ayakkabılarının bağcıklarını kestikten sonra çifti bir kamyonun arkasındaki kafese benzeyen kapalı bir kutuya bindirildiler. Kadın, kafesin içine aralarında Afganistan’dan gelen çıplak ayaklı mülteciler de dahil olmak üzere birçok insanın sıkıştırıldığını ve Yunan memurların onlardan birine tokat attığını söyledi.
Kadının ailesi çiftle teması kaybettikleri için kaygılanıp Fransız makamlarıyla temasa geçtiğinde Paris’teki Yunan büyükelçiliğinden bir yetkili aileye Fransızca bir mesaj göndererek, “Fransız pasaportu olduğu için sorun yok. Sakin olun. Yunanistan’da tehlike yok” dedi. Yetkili daha sonra, AP’ye kadının ailesiyle temas halinde olduğunu doğruladı, ancak basına konuşma yetkisinin olmadığını söyledi. Paris’teki Yunan büyükelçiliği ise yapılan yorum taleplerine yanıt vermedi.
Birkaç saat gözaltında tutulduktan sonra göçmenler bir kamyona alınarak Meriç nehrine götürüldü ve can yelekleri olmadan şişme bota bindirildiler. Çift, diğer tarafta Türk askerleri tarafından yakalanıp karakola götürüldü ve ertesi gün cezaevine nakledildi. Kadın, Yunan yetkililere Fransızca ve İngilizce durumlarını anlattıklarını, Fransız olduğunu ve Türkiye’de eşiyle zulme uğradıklarını açıkladıklarını, geri göndermemeleri için yalvardıklarını belirtiyor. Kadının kız kardeşi Paris’te AP’ye verdiği demeçte güvenliğini korumak için kimliğinin gizli kalmasını isterken “Zulüm gören bir kişiyi zalime geri göndereceklerini düşünmemiştik” diyor. O zamandan beri, ailesinin Fransız ve Avrupa Birliği milletvekillerine ve yetkililerine ve hatta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a yardım isteyen sayısız mektup yazdığını belirten kız kardeş, “Terk edildiğimiz için Fransız yetkililer de bizi aynı derecede hayal kırıklığına uğrattı” dedi.
Fransa Avrupa ve Dışişleri Bakanlığı, AP’ye yaptığı yazılı açıklamada, Paris, Yunanistan ve Türkiye’deki yetkililerin kadının ailesiyle durumu hakkında uyarıldıkları andan itibaren yakın bir ilişki sürdürdüklerini söylerken Türkiye’deki cezaevindeki kadına konsolosluk ziyareti yapmak istediklerini de belirttiler. Kadının kız kardeşi ise kardeşinin ziyaret etmek istedikleri cezaevinde üç kez aranmak için çırılçıplak soyulduğunu ve daha önceki cezaevinde de farelerle aynı hücreyi paylaşmak zorunda kaldığını açıkladı.
McGill Üniversitesi’nden eski BM özel raportörü Profesör Francois Crepeau, “AB, ne yazık ki Yunanistan’ı Avrupa’nın koruyucusu olarak ilan etti… Ve bu durum Yunanistan’ı birçok kısıtlamadan kurtarıyor” dedi. Her ne kadar AB’den birçok yetkili kamuoyu önünde geri itmeleri yasa dışı olarak kınasa da onların aslında Yunanistan’ın bu kirli görevi yerine getirmesinden oldukça mutlu olduklarını söyledi.