Ekonomi çevrelerinde birkaç gündür Bank Asya’ya yapılan operasyonu kanuna uydurmaya çalışmak için yapılan çalışmalar konuşuluyor.
Tabir caizse çalınan minareye kılıf uydurulmaya çalışılıyor. Ancak bu yapılırken de yeni skandallara imza atılacak gibi görünüyor. Bir seneyi aşkın süredir türlü tezgâhlar kurgulanan ve kamuoyunda itibarı düşürülerek batırılmaya çalışılan Bank Asya ile ilgili düzmece rapor hazırlamaktan imtina eden BDDK bürokratlarına, yetkisiz başka bir kurum kullanılarak tuzak kuruluyor. Kuruluş kanununda yer almayan yetkileri kullanması istenen MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu), Bank Asya ortaklarından alınan ortaklık bilgileri ile ilgili araştırma başlattı. Bu bilgiler ışığında ortakların malî durumlarının analizi yapılmaya ve düzmece bir rapor hazırlanmaya çalışılıyor.
1- Türkiye, MASAK’ı uluslararası kurumlar ve gelişmiş Batı ülkelerinin baskısı sonucu istemeyerek kurmuştur. 1980’in son çeyreğinde başlayan kara para yasası çıkartmaya yönelik baskılar 1988 yılında Viyana Konvensiyonu’na imza atıp yasa çıkarılacağına söz verilene kadarki 18 yıllık süreçte oyalama yapıldı. Bu uluslararası söze rağmen Türk hükümetleri yine aceleci olmadılar. 26 ülke ve 2 uluslararası kuruluşun üye olduğu Mali Eylem Grubu 19 Eylül 1996’da Türkiye’den yapılan 100 bin dolarlık transferleri incelemeye alınca iş ciddiye alındı. FATF’ın bu kararı üye ülkelere yönelik bir tavsiye ama gelişmiş ülkelerle ekonomik ilişkileri bozucu, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası nezdinde Türkiye’yi sıkıntıya sokacak nitelikte etkili bir tavsiye anlamına geliyordu. Zaten 13 Kasım 1996’da Kara Para Yasası TBMM’den geçtikten sonra FATF, 12 Aralık 1996’dan itibaren üye ülkelerin Türkiye ile ilişkilerinde koyduğu tedbiri kaldırmaya başladı.
(...)