GİZLİ TANIĞIN İFTİRASI MEDYA SUSTURMAYA GEREKÇE YAPILDI
Anayasa'nın "Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz." açık hükmü görmezden gelindi. Zaman Gazetesi merkez binasının Bakırköy adli yargı sınırları içerisinde bulunmasına rağmen kayyım kararının algı operasyonlarının merkezi olan İstanbul Çağlayan Adliyesi'nden alınması da bir başka skandal. Savcı ve hakim yetki alanı dışında bulunmasına rağmen, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 12, 161,162. maddelerine aykırı şekilde kayyım atama kararı vermesiyle ayrı bir hukuksuzluğa imza attı.
İstanbul Başsavcıvekilinin Sulh ceza hakimliğine gönderdiği talep yazısında skandal gerekçeler yer aldı. Savcı, hiçbir somut veriye dayanmayan bir gizli tanığın attığı 'paralel yapı PKK ile işbirliği yaptı" iftirasını esas aldı. Yayın yapmak, abone bulmak örgüt suçu sayıldı. Hiçbir somut veri ile desteklenmeyen bu ifade ile medyanın susturulması istendi. 17 -25 Aralık yolsuzluk, Selam Tevhit gibi terör örgütüne ilişkin yapılan haberleri suç unsuru gibi kabul ederek savcı, söz konusu skandal gerekçelere dayanarak kayyım talebinde bulundu.
Hakim, gizli tanık ifadelerine sarılarak kayyım atadı. Hakim imzalı kararda "Yine dosya içerisinde bulunan kimliği açık yada kimliği gizli tanık beyanlarının bulunduğu, tanık beyanları ayrıntısıyla incelendiğinde yapılanmanın varlığı, eylemleri ve hareket tarzının açıkça ortaya çıktığı görülmektedir." ifadeleri yer aldı. Kararda gizli tanık ifadeleri üzerinden Tahşiye ve Şike davalarıyla irtibat kurulmaya çalışıldı.
Zaman