Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Reza Zarrab'ın ABD'de yargılandığı davayla yakından ilgileniyor.
Öyle ki ABD'nin yeni yönetimine yakın Zarrab'ın avukatları gizlice Ankara'ya gelip Erdoğan'la görüşmeler yapıyor. Cumhurbaşkanı bütün bu olan biteni ise ABD'de tutuklu bir Türk vatandaşının hakkını korumanın devlet olmanın gereği olduğunu söyledi. Reuters'a verdiği mülakat hayli enteresandı:
"Reza Zarrab benim babamın oğlu değil ama benim bir vatandaşımdır. Dolayısıyla devletlerin, yöneticilerin herhalde bir görevi de kendi vatandaşlarının hukukunu korumaktır. Eğer varsa bir suçu bunlar bizim Adalet Bakanlığı'mıza da bildirilir. Ve gereği yapılır. Ama yoksa durup dururken, hemen bazı şeyler uydurulmak suretiyle insanlar alınırsa o zaman tabii ki kendi vatandaşına sahip çıkmayan bir ülke konumuna düşersiniz. Diğer Hakan bey ise bizim adeta devlet bankamız konumunda olan bir bankanın genel müdür muavinidir. Şu ana kadar ABD'ye 7 kez giriş çıkmıştır. Herhangi bir şey yokken, son anda böyle bir şeyin genel müdür muavinimize uygulanmış olması burada bazı art niyetli bazı girişimlerin olduğunu göstermekterdir. Belki burada da biz tabii F...ile ilgili bağlantıların olduğunu görüyoruz. Bizim yaptığımız tespitler bu istikamettedir"
Erdoğan'ın Halkbank müdüründen önce Reza'nın adını anması manidar.
Ama olayı yine dönüp dolaşıp Cemaat'e bağlamasının uluslararası arenada hiç bir karşılığı yok. Çünkü Erdoğan'ın Reuters'e verdiği mülakatı sonrası harekete geçecek bir HSYK ve anında ABD'li savcı ve hakimi tutuklayacak bir sulh ceza hakimliği sistemi yok.
Gelelim Reza'nın vatandaşlığı meselesine...
Sahi 17 Aralık'ın bir numaralı şüphelisi ABD'de hakkında kara para, İran'a yönelik ambargoyu delme ve savaş suçu gibi çok ağır suçlamalara muhatap olan Zarrab'ı kim ne zaman ve neden Türk vatandaşı yaptı? Dahası Reza'nın vatandaşlığı yasal mı?
Bu konuyla ilgili en detaylı haberlerden birine Hürriyet'in eski Washington temsilcisi Tolga Tanış'ın 4 Haziran 2016'da yazdıklarına bakalım. İşte o yazı:
Zarrab’ı kim TC vatandaşı yaptı?
"Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman’ın, mahkemeye 18 Mayıs 2016’da sunduğu kefalet dilekçesine göre 1983 Tahran doğumlu Zarrab, Türkiye’ye ailesiyle 1 yaşındayken geliyor. Ancak 1999’da Dubai’ye taşınıyorlar. 2002’de ise ailesini bırakıp, 19 yaşındayken tek başına liseye kadar okuduğu Türkiye’ye dönüyor.
Bu bilgiler ışığında göre Zarrab’ın üstüne kayıtlı şirketleri araştırıp o yıllarda İçişleri Bakanlığı yapan Abdülkadir Aksu’yla konuştuğumda ise Zarrab’ın savunma avukatlarından kendisinin ne zaman ve nasıl TC vatandaşı olduğunun belgesini edindim. Buna göre Zarrab, 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 6’ncı Maddesi ve Bakanlar Kurulu’nun 1 Haziran 2007 tarihli toplantısındaki 2007/12274 sayılı kararıyla vatandaşlığa alındı. Ve ilgili madde öyle demese de, avukatlar Zarrab’ın “istisnai vatandaş” olduğunu söylüyordu. Ayrıca arada 3 yıllık Dubai arası olsa bile Zarrab’ın 1986’da Türkiye geldiği ve vatandaşlık başvurusunu da Mahmud Ahmedinejad’ın İran’da iktidara geldiği 2005’te yaptığı belirtiliyordu. 26 Aralık 2005’te, 23793066 dosya numarasıyla.
*
Aksu, Zarrab’ı şahsen tanımadığını, prosedür olarak bu tür durumlarda MİT, vergi idaresi gibi kurumların inceleme yapıp görüş bildirdiklerini söyledi. Topu diğerlerine attı. Ancak sorun, Zarrab, avukatlarının iddia ettiği gibi istisnai bir işadamı olarak TC vatandaşı olduysa ben bunun herhangi bir somut unsuruna rastlamadım. Zira o dönem üzerinde gözüken sadece iki şirket var.
1- 3 Eylül 2003’te kurulan 504609 sicil numaralı Zafer İthalat İhracat şirketi. Zarrab, yaklaşık 7 bin dolar (10 milyar lira) sermayeyle kurulan, sonra sermayesi yaklaşık 100 bin dolara (137 milyar lira) çıkarılan şirketin yarısına sahip.
2- 20 Aralık 2005’te yaklaşık 190 bin dolar (250 bin yeni lira) sermayeyle kurulan ve Zarrab’ın yine yarısına sahip olduğu, 573295 sicil numaralı Bella İnşaat.
Bu ikisi dışında şimdi “Hayyam Döviz” diye geçen 369788 sicil numaralı Durak Döviz’in 24 Ağustos 2007’de yapılan olağan genel kurulunda Rıza Sarraf adını kullanarak yönetim kurulu başkanlığına seçilmiş ki, bu tarihten önce Zarrab’ın adı şirket kayıtlarında geçmiyor.
ZARRAB'IN VATANDAŞLIĞA ALINMASI RESMİ GAZETE'DE YOK!
Daha ilginci, Zarrab’ın vatandaşlığa alınmasından sonra çıkan Resmi Gazeteleri taradım. Kararı online arşivde de bulamadım. Bu tür vatandaşlık işlerini bilen bazı istihbaratçılarla konuştuğumda ise, devletin zaman zaman faydalı gördüğü kişileri istisna kabul edip Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaş yapabildiğini ama Resmi Gazete’de yayınlamayarak kanunları ihlal edemeyeceklerini öğrendim.
*
New York’taki mahkemeden ne çıkacağı belli değil. Ama bir gün Türkiye’de Ahmedinejad yıllarında Türkiye’ye zerk edilen Reza Zarrab’ın dosyası açılacak olursa ilk soru da şu olacaktır diye düşünüyorum: Bu kişiyi kim, niye T.C. vatandaşı yaptı?
Tolga Tanış'ın bir yıl önce sorduğu soru Erdoğan'ın Zarrab'ın Türk vatandaşı olduğu vurgusundan sonra çok daha fazla önem kazandı.
Tabi bir de 17 Aralık sürecinde ortaya saçılan belgelerle deşifre olan Zarrab ailesinin geri kalanının rüşvetle Türk vatandaşı yapılması meselesini de unutmamak gerekiyor.
Ama Erdoğan'ın 'Benim vatandaşım' dediği İranlı asıllı yolsuzluk ve savaş suçu şüphelisiyle ilgili 'Zarrab'ı kim niye Türk vatandaşı yaptı?' sorusuna cevap vermesi gerekiyor.
Hem Zarrab'a, babanın oğula yapmayacağı bu cömertliği kimin yaptığını bilmek hakkımız...
Fatih Akalan/ Haber Analiz