Uzun Yıllardır Adliye Muhabirliği yapan Gazeteci Bülent Ceyhan Zarrab'ın itirafçı olma yolunu anlattı. İlk olarak Türkiye'de tutuklanan Zarrab'ın o günlerde de itirafçı olmak istediğini anlatan Ceyhan 70 gün sonra tahliye olmasını da buna bağladı
İşte Ceyhan'ın TR724.com'daki yazısı
Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ve AKP’li bakanların adının geçtiği ‘17 Aralık’ yolsuzluk soruşturmasının 1 numaralı ismi Reza Zarrab, tutuklandıktan sadece 70 gün sonra, yargı dize getirilerek Metris cezaevinden tahliye edildi. Zarrab’a tahliye yolu açan ve yurt dışına çıkış yasağını kaldıran, 17 Aralık yolsuzluk dosyasını kapatan, soruşturmayı yürüten polisleri tutuklatan kişi savcı Ekrem Aydıner’di.
Zarrab’ı ABD seyahati sırasında güçlü deliller nedeniyle tutuklayan Başsavcı Preet Bharara’nın kendisini hedef alan suçlamaları üzerine Aydıner’den görüş olmak şart olmuştu. Özgür gazetecilerden köşe bucak kaçan savcı Aydıner, bir Cuma namazı sonunda, Zarrab’ın tutuklanması ve verdiği şaibeli karar ile ilgili sorumla karşılaştığında soğuk duş geçirmişti. “Ne münasebet benimle ne alakası var.” diyerek hızla korumalarının yanına gitmişti.
‘İtirafçı olacağı haberini gönderen Zarrab’ı tahliye etti’
Yolsuzluk davasını ortadan kaldırmak ve görev yapan polisleri tutuklama görevi hakkında disiplin soruşturması bulunan savcı Ekrem Aydıner’e düşmüştü. Soruşturma savcısı Celal Kara’ya dosyadan el çektiren Başsavcı Hadi Salihoğlu, “Sorumluluk benim. Böyle uygun gördüm. Savcı Ekrem Aydıner’e güveniyorum” demişti. Aydıner, 17 Aralık dosyasına atandığında Reza Zarrab’ı tutuklamaya sevk kararında imzası olmasına rağmen bir anda örgütsel kumpas olduğunu ileri sürerek zıt işlemler yapmaya başladı. Savcı Celal Kara’ya bir avukat üzerinden haber göndererek “Her şeyi anlatacağını, itiraf edeceğini” söyleyen Zarrab hakkında verilen tahliye kararına itiraz hakkını dahi kullanmadı. Mal varlığı üzerindeki tedbir kararı kalkan Zarrab’a CMK 103. maddedeki yetkisini kullanarak yurt dışına çıkma serbestliği getirmesiyle de adeta hayat öpücüğü verdi. Soruşturmanın asıl savcısı Celal Kara’nın yüzlerce yıl hapis cezası talebiyle hazırlamaya çalıştığı iddianameyi de çöpe attı.
Kirli sicil nasıl temizlendi?
Aydıner’in 17 Aralık dosyasını kapatması karşılığında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından disiplin cezası aldığı soruşturma ortadan kaldırıldı. Sicilini kirleten bu soruşturmanın konusu, yargılanan bir işadamının tuttuğu otelde evli bir kadın adliye memuruyla yaşadıkları maceraları içeriyordu.
Zarrab’ın adliye çevrelerinde konuşulan ‘çuvalla para verdik’ sözleri eğer doğruysa Aydıner verdiği bu kararlar için yüksek miktarda rüşvet almıştı.
Bharara: Zarrab’ın dosyasını şaibeli şekilde kapattı
Savcı Ekrem Aydıner, soruşturmayı yürüten polisleri tutuklatmış ve vazifesini yerine getirmenin rahatlığıyla pasif bir göreve atanmayı istediği sıralarda Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklandığı haberi geldi. ABD’li Başsavcı Preet Bharara, Zarrab’ın kara para aklama, ambargonun ihlali ve rüşvet suçlamalarıyla ilgili çok güçlü suçlamalarla tutuklu bulunduğunu vurguladı. Türkiye’de Zarrab’ı soruşturan tüm polis ve savcıların sürülmesi, tutuklanması ve yargılanmasının ardından, göreve getirilen bir savcının verdiği karara saygı duyamayacaklarının da altını çizdi. Bharara, savcı Ekrem Aydıner’in bürokratları rüşvetle kontrol altında tutan Zarrab’ın dosyasını şaibeli şekilde kapattığını ima etti.
Zarrab ABD’de tutuklanınca: ‘Benimle ne alakası var!’
Tutuklama kararı üzerine dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın ilk açıklaması, “Bu zaten ülkemizle alakalı bir konu değildir.” şeklinde oldu. Sonraki süreçte Zarrab’ın defalarca iadesini istemesi, takas önermesi hatta ABD’ye nota çekmesi ise hem ne kadar tedirgin olduğunu hem de ülkemizi ne kadar ilgilendirdiğini gösteriyordu.
Zarrab’ın ABD’de tutuklanması ve Bharara’nın açıklamaları üzerine bir adliye muhabiri olarak savcı Ekrem Aydıner’den görüş almak şart olmuştu. Korumaları üzerinde gönderdiğim görüşme talebi reddediliyordu. Nedeni tabiki daha sonra kapatılan Özgür Düşünce Gazetesi’nde çalışıyor olmamdı. Nihayet İstaanbul Adalet Sarayı 6. bodrum katı mescidinde kılınan Cuma namazı sonrasında yakaladığım Aydıner’e soru sormak mümkün olmuştu.
İki korumasından uzak olduğu sırada, “ABD’li savcı Bharara, sizi töhmet altında bırakan açıklamalar yaptı. Bu iddialar ve Zarrab’ın tutuklanması hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sorduğumda verdiği ilk cevap Erdoğan’ın açıklamasından farklı değildi: “Benimle ne alakası var.’’
‘Benimle ilgili bir şey yok ki neden üzerime alınayım’
Bu cevaba karşılık, “Efendim 17 Aralık dosyasını siz kapattınız. Zarrab hakkındaki yurt dışı yasağını kaldırdınız. Size bir cevap hakkı doğmaz mı?” demem üzerine ise, “Ne münasebet, bizi ilgilendirmez” diyerek hızla uzaklaşarak korumalarına yetişmişti.
ABD mahkemesinde 27 Kasım’da jürili duruşmaya çıkacak olan Reza Zarrab’ın savcılıkla anlaşarak itirafçı olduğu ve 17 Aralık dava dosyasında da geçen delilleri doğrulayacağı belirtiliyor. Vereceği bilgiler yaklaşık 3,5 yıldır cezaevinde tutuklu bulunan polisler, hakimler ve savcıların haklılığını bir kez daha ortaya koyacak.
Tabiki mahkemeye yansıyacak bilgiler sonrası gözler Erdoğan’a ve haksız yere tutuklama kararları veren ve bu dosyayı kapatan Türk yargısına çevrilecek. Reza Zarrab’ı ‘Hayırsever işadamı’ olmaktan çıkarıp, ABD ajanı ve Türkiye’ye komplo düzenleyen bir kişi olarak göstermeye başlayan AKP’li havuz medyasının, yurt dışı yasağını kaldırdığı için savcı Ekrem Aydıner’i de ‘kripto’ suçlamasıyla hedefe koyması ise artık an meselesidir!