15 Temmuz'da Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) nizamiyelerinde yaşanan çatışmalarla ilgili olarak Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 7'inci celsesi bugün başladı.
69 sanıklı davada ilk savunmayı yapan Astsubay Üstçavuş Süleyman Menteş, örgüt bağı olduğu ve darbe için arabasını verdiği iddia edilen Binbaşı Adnan Arıkan'ın kayınbiraderi olduğunu belirterek, "Ben de onun eniştesiyim. Başka bir bağım yok. Arabamı kendisine darbe için vermedim. Bu binek araç, tank değil" dedi. O gece Silopi'den gelecek olan taburunu almak üzere Oran yolundan ÖKK'ya giderken darbeyi duyunca Panora'da iki saat beklediğini, sonra evine döndüğünü anlatan Menteş, bu yüzden TRT baskını ile suçlandığını belirtti ve şunları söyledi: "Kuvvetle muhtemel deniyor. TRT bölgesi, Panora'ya yakın. Ben baskına gitmedim. TRT baskınına giden herhangi bir kişiyle bağlantım yok. Tanıdığım bir kimsem de yok. Ayrıca ÖKK'dan TRT baskınına giden yok."
“SİLAH ALDIM, AMA ŞARJÖRÜNÜ TAKMADIM”
Personel Kıdemli Başçavuş Şenol Soylu savunmasında o gün izinli olduğunu, kurmay başkanına arz için çağırıldığını, ancak kurmay başkanının arz almadan saat 20.00'de ayrıldığını belirterek, şunları anlattı: "Çıkmak için hazırlanırken, nöbetçi amiri Yarbay Mehmet Ali Çelik alarm verildiğini, silah almamı söyledi. Silah aldım, ama şarjörünü takmadım. Nizamiye orta bölümüne gittim. Bir süre sonra nöbetçi subayı Yüzbaşı Volkan Vural Bal gelerek, 'Özel kuvvet komutanının emri var. Özel kuvvet komutanı gelene kadar nizamiyeden kimse alınmayacak ve personel çıkışı olmayacak' dedi ve bana göz kırparak ayrıldı."
Eşinin telefonla arayıp, darbe olduğunu bildirmesi üzerine gidip, silahını bıraktığını ve Muzaffer Başçavuş’la odasında beklediklerini anlatan Soylu, "Gece helikopter sesi duyunca Zekai Paşa’nın geldiğini düşündük. Ama 15 dakika sonra silah sesleri gelince panikledik. Sesler gelince odamdan çıktım, koridorda tam teçhizatlı tim personelini görünce hızla Ümit Koçak'a gittim. Koçak ve Volkan Vural Bal'a tabi olarak bu personele yardım ettim. Ama sonra Ümit Koçak o gün görevli olmadığım halde ÖKK'ya geldiğimi belirtip, bizi time teslim etti. Sistematik olarak şiddete maruz kaldım. Emri veren Ümit Koçak ve Volkan Vural Bal, tutuklu olan biziz" dedi.
Mahkeme Başkanı Fahrettin Yıldız'ın sorusu üzerine Soylu, o gece Ümit Bak'la karşılaştığını, ama ondan herhangi bir direktif almadığını söyledi.
“HULUSİ AKAR, HAKAN FİDAN'I ALIP, BAŞKA BİR MASAYA GEÇTİ”
ÖKK Kurmay Başkanı’nın koordinasyon astsubayı olan Turgay Usanmaz savunmasında, 14 Temmuz'daki mezuniyet töreninden sonra Hulusi Akar, Hakan Fidan ve Zekai Aksakallı'nın yaptığı görüşmeleri şöyle anlattı: "Saat 20.00'de protokole yemek verilecekti. Masa düzeni yapıldı. Yemek mahalline geçildiğinde Hulusi Akar, Hakan Fidan'ı alıp, başka bir masaya geçti. Daha önce görmediğimiz, tanık olmadığımız bir şeydi. Bir önceki törene de katılmış biri olarak söylüyorum bunu. 3.5 saat hem yemek yediler, hem baş başa konuştular. 23.30'da Akar ayrıldı. Sonra Zekai Paşa ve MİT Müsteşarı sizin keşif yaptığınız bölgede 30-40 dakika yürüdüler. Bu da dikkatimizi çekti. Misafirleri uğurladıktan sonra Zekai Paşa 00.30'da ayrıldı."
Uslanmaz, 15 Temmuz'la ilgili olarak da, "Yüzbaşı Volkan Vural Bal, Zekai Paşa'nın talimat verdiğini, Semih Terzi dışında kimsenin kışlaya alınmayacağını söyledi" dedi.
"AKSAKALLI İŞKENCE YAPTI EŞİME KIZLARIMA TECAVÜZLE TEHDİT ETTİ"
Turgay Uslanmaz, gözaltına alındıktan sonra yaşadıklarıyla ilgili de şu iddialarda bulundu: "Erdinç Komutan, ÖKK'nın en sevilmeyen kurmay başkanıydı. Ama böyle biri işkenceye engel olmak istedi, 'kötü muamele yok' dedi. Bu uyarı üzerine önce durdular. Zekai Paşa geldi, Umut Bak'a küfretti, Semih Terzi'nin öldüğünü söyledi. Bana ilk işkenceye başlayan Zekai Paşa’dır. Beni eşim ve kızlarımın namusuyla tehdit ettiler, eden Zekai Aksakallı'dır."
Gözaltına alındıklarında üstlerinin aranmadığını vurgulayan Usanmaz, Ümit Bak'ın üzerinden liste de çıkmadığını öne sürünce Başkan Fahrettin Yıldız, "Onları sen niye savunuyorsun?" diye sordu. Usanmaz, o listede kendisin de adı olduğu için bunu anlattığını söyledi.