Demirkubuz, Twitter hesabından yaptığı açıklamada Ceylan'a tepki göstererek, "Toplumun adalet duygusuna, muhalifim diye geçinen bu dangalakların gerçeğe merakına bir gram güvensem ve milletin diline düşmekten çekinmeseydim hesabı daha o zaman kapatır, seni de 'milli kahraman' yapardım. Tekrar söylüyorum otur oturduğun yerde ve dişini sıkmaya devam et" ifadelerini kullandı.
Ne olmuştu?
Habertürk canlı yayınında konuşan Zeki Demirkubuz “Her şeyden önce bu durum utanç verici. Ülkenin dünya çapında tanınan tek yönetmeninin bu duruma düşmesi… Yaklaşık 15 sene sonra neden böyle bir şey yaptı bilmiyorum. Günlük münlük tam anlamadım meseleyi. Benim tanıdığım Nuri Bilge’nin bunun arkasında bir hesabı ve çıkarı vardır. Mutlaka onun için yapmıştır” diyerek söze başladı.
Demirkubuz “Ben yıllar önce en yakınındaki akrabasına, en yakın arkadaşına ‘Neden aranız bozuk’ dediğinde her şeyi anlattım. Ne düşünüyorsam her şeyi söyledim ve ‘Bunların hepsini ona anlatın’ dedim. Öyle imalarda falan bulunmadım” diyerek bu küslük meselesiyle ilgili kendisinin ne düşündüğünü ona ilettiği söyledi. Sonra da 2006’da aralarında neler yaşandığını anlattı:
“Öncelikle öyle bize anlatıldığı gibi biz hiçbir zaman yakın arkadaş olmadık. Aç kalsam ekmek parası isteyeceğim birisi değildir. 2006’nın başında, o zaman ‘İklimler’in kurgusunu yapıyordu, bana bir çiğlik yaptı. Bunun üzerine ilişkimize bir mesafe koydum. Ama ilişkimiz kopmadı. Ben de ‘Kader’ ile uğraşıyorum. O yıl Antalya Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü 300 bin TL’ye çıkardı. Bugünün parasıyla 230 bin dolar. O yıl ikimiz de filmleriyle Antalya’dayız.
Ödül gecesi günü otelin lobisinde otururken bu geldi. Havalı havalı, gevrek gevrek. Geldi masamıza oturdu, sohbet ettik. Jüride de Cannes’dan bunun bir arkadaşı var. Herhalde bir sinyal aldı onun için keyfi yerinde diye konuştuk aramızda. Akşam ödül törenine gittik. Koltuğumuza oturduk. Sonra tam önümüze bu, yapımcısı, karısı Ebru Ceylan geldi oturdu. Ne iki gün önce ‘Kader’i izleyip benimle konuşan Ebru, ne bu, ne de yapımcısı suratıma baktı. Seslendim de arkasından ‘Bir şey mi oldu?’ diye bakmadı bile. Neyse vardır bir derdi dedim.
İki tane ödül aldı. Zaten ödüller bir ‘Takva’ya bir ‘İklimler’e gidiyor, bizim pek bir beklentimiz de kalmadı. Bu, En İyi Film Ödülü öncesi pat diye bayıldı. Hemen müdahale edildi. Hatta ben de yardım etmeye çalıştım. Hastaneye götürdüler. İnanın o gece törenden sonra ‘İyi misin’ diye telefon ettim. Yapımcısı çıktı ‘İyi falan’ dedi o da çok konuşmak istemedi. Ne oluyor bu herife dedim kendi kendime. İki gün sonra Mis Sokak’ta başka bir yönetmen arkadaşla oturuyordu, yanına gittim ‘İyi misin’ diye, başına çevirdi. O günden beri konuşmuyoruz.
İnsan hayatında bunların hepsi olur. Dediğim gibi ta o zaman en yakın arkadaşına ‘Kor’la, ‘İklimler’le ilgili, başka ufak tefek şeyler de var anlattım. ‘Gidin ona anlatın’ dedim. ‘Eğer haksızlığa uğradığını düşünüyorsa, arasın, buluşalım ona da anlayayım’ dedim. Yani niye konuşmadığını ben de bilmiyorum. Güya ben Cannes’la ilgili ileri geri konuşuyormuşum onun için küsmüş. Yahu sen Cannes’ın muhtarı mısın? Şimdi bunca yıl bununla yaşadın. 17 yıl olmuş. Hiçbir şey konuşmadın. Şimdi niye söylüyorsun. Bu konuşma ortaya çıkınca onu da tanıyan birisiyle konuştum. ‘Bunca yıl sonra bu meseleyi niye gündeme getiriyor? diye sordum. O da ‘Vardır bir çıkarı’ dedi.”
Demirbukuz ‘Baba’, ‘Kor’ ve ‘Üç Maymun’ ilişkisiyle ilgili de açıklamada bulundu: “Üç Maymun’ Antalya Film Festivali’nde gösterildikten sonra basın toplantısında sinema yazarı Tunca Arslan, Nuri Bilge Ceylan’a ‘Bu film ‘Baba’ (Yılmaz Güney) filmini hatırlattı, ‘Baba’ filminde etkilendiniz mi?’ diye sordu. Nuri Bilge inanılmaz bir soğukkanlılıkla ‘Ben bu filmi izlemedim?’ dedi. Sadece ‘Baba’ filmi değil, Yılmaz Güney’in pek de bilinmeyen filmlerinden dört tanesinin cd’sini ben verdim kendisine. Sonrasında üstüne konuştuk. Hatta ‘Herkes Yılmaz Güney’i ‘Umut’la, ‘Yol’la bilir, bu ‘Baba’ filmi daha az dramatik olsaymış dünya çapında bir film olurmuş’ dedim kendisine.
2007-2008 gibi ‘Kor’un çekimlerine başlamıştım. 10 gün çektim bir takım aksilikler oldu. Bıraktım filmi. Ben ‘Kor’, ‘Üç Maymun’ falan çok konuşmak istemiyorum. Utanç verici. ‘Üç Maymun’u hiç izlemedim. Benim bu ‘Üç Maymun’ meselesinden haberim onun bir arkadaşının arayıp ‘Bu senin Kor’u çekmiş’ demesiyle oldu. Bunca yıl işler bu duruma gelmesin diye bu konuyla ilgili konuşmadım. Ama şunu söyleyeyim. ‘Kor’u ikinci defa çekmek için Kültür Bakanlığı’nın desteğine başvurmuştum. Kurulda Ayşe Böhürler de var. Önemli bir entelektüel. Okumuş ‘Kor’un senaryosunu demiş ki ‘Bu ‘Üç Maymun’. Ben bu olmasına rağmen bile sesimi çıkarmadım. Konu çok komplike.”
‘Yeraltı’ filmindeki o meşhur masa sahnesiyle ilgili de Demirkubuz “Gönderme falan yok. Tabii ki bu olup bitenden ilham aldım. Nuri Bilge ile çok doğrudan alakası var. 17 yıl boyunca bu bana defalarca soruldu. ‘Bana hiç sorulmadı’ diyor. Aynı şey benim başıma gelse ararım, ‘Nedir senin karın ağrın’ derim. Eğer cart curt ederse giderim köşede beklerim. Eğer değilse kusura bakma, ben yanlış anlamışım derim. ‘İklimler’den beri onun filmlerini izlemiyorum. Ama ‘Kış Uykusu’nda bana yaptığı göndermeyi izlettiler. Daha iyisini çeksin.
Keşke sussaydı, zaten belli bir yaşa geldik, bu mesele böyle kapanıp gitseydi. Zaten Türkiye’de bütün hakikatler, zamanla unutulur giderdi. Ama yapamadı. Çalışkanlığıyla, aklıyla ondan başka kimsenin yapamayacağı başarılar kazandı. Ne gerek vardı bunlara. Bir daha da bu konuyla ilgili konuşmak istemiyorum. Ama bir şartla. Eğer şu programdan sonra bugüne kadar yaptığı gibi dişini sıkıp evinde oturmazsa, çıt çıkarırsa her şeye yeniden başlarım. YouTube kanalı açar her gün düzenli yayın yaparım. Bu ülkenin en iyi yaptığı şey unutmak. Yarına unutulur gider. Ha içinde bir şeyler olur. O ayrı ona da katlanacak. Her yaptığımız yanımıza kar kalmıyor. Biraz düşüneceksin.”