Felsefeci Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay, "Ziya Gökalp'in 'Osmanlı düşüncesi, musikisi ve sanatı yoktur' tarzındaki açıklamaları ve bu düşüncelerine 'Türkçülüğün Esasları'adlı çalışmasında yer vermesi, Osmanlı düşmanlığının başlamasına vesile olmuştur." dedi.
Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı'nın düzenlediği Kültür Söyleşileri'nin Şubat ayındaki ilk konuğu 'Türk Düşüncesi Nereden Geldi, Nereye Gidiyor?' başlıklı konuşmasıyla bilim insanı Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay oldu.
Türk düşüncesinin önemli bir saha olduğunu vurgulayarak konuşmasına başlayan Bolay, Türk düşüncesindeki yeni dönemin 1920'lerde İsmail Hakkı İzmirli ile başladığını ifade etti. İsmail Hakkı İzmirli'nin öğrencisi aynı zamanda kendi hocası olan Hilmi Ziya Ülgen'in Türk düşüncesine yaptığı mühim katkılar ve bu alanda yapmış olduğu önemli çalışmalar üzerinde duran Bolay, özellikle iki ciltlik Türk Tefekkürü Tarihi adlı çalışmanın Türk düşüncesi için önemini dinleyicilerle paylaştı.
Türk düşüncesinin ezelden gelip ebede gittiği belirten Bolay, Tanzimat'tan bu yana tabii doğasından koparılmaya çalışılan Türk düşüncesinin, artık tabii mecrasına doğru yol aldığını ifade etti. Batı düşüncesinin, felsefesinin yüceltilmesine sitem eden Bolay, Rönesans'tan bu yana felsefecilerin bilerek veya bilmeyerek Batı sömürgeciliğinin temellerini hazırladıklarını, şu anda hazırlık aşamasında olan çalışmasında bunu ortaya koymayı amaçladığını belirtti.
'ZİYA GÖKALP ELEŞTİRİLMELİ'
Bolay, Türkiye'de batı düşüncesinin pazarlandığını, kendi düşünce tarihimizin görmezden gelindiğini, bu nokta da Ziya Gökalp'in eleştirilmesi gerektiğini söyledi. Bolay, "Ziya Gökalp'in 'Osmanlı düşüncesi, musikisi ve sanatı yoktur' tarzındaki açıklamaları ve bu düşüncelerine 'Türkçülüğün Esasları' adlı çalışmasında yer vermesi, Osmanlı düşmanlığının başlamasına vesile olmuştur." dedi.
Türk düşüncesinin M.Ö. 600'lü yıllara kadar uzandığını anlatan Bolay, Yunan düşünce sisteminin temelinde iki Saka Türkü'nün olduğunu, bu kadar köklü bir geçmişe sahip olan düşünce hayatının görmezden gelinemeyeceğini söyledi.
Türk düşüncesinin boyutunun ve ufkunun oldukça geniş olduğunu ifade eden Bolay, hala Türk düşüncesinin, boyutlarının ve metotlarının tespit edilmediğini, bu bakımdan bir belirsizlik olduğunu vurguladı.
'DİLİMİZİ, KAVRAMLARINI VE GEÇMİŞİNİ MUHAKKAK İYİ DERECEDE BİLMELİYİZ'
Türk düşüncesinin iyi anlaşılabilmesinde önemli bir unsur olarak dilin önemine dikkat çeken Bolay, dış dünya ile münasebetin dil ile kurulduğunu, bu bakımdan Türk düşüncesini iyi anlayabilmek için dilin, kavramlarının ve geçmişinin muhakkak iyi derecede bilinmesi gerektiğinin altını çizdi. "Bizler bu konuda çok başarılı değiliz." diyen Bolay, Türkçe'nin ahenginin kaybolduğunu yavaş yavaş manasının da kaybolmaya başladığını savundu.
Konuşmasının sonunda, Türk düşüncesine yeni bir boyut kazandırılabilmesi için ciddi araştırılmaların yapılması gerektiğini söyleyen Bolay, bu noktada edebiyat ve şiire büyük görev düştüğünü ifade etti. Türk masalını, hikâyesini, ilahisini ve şarkılarını iyi bilmeyen birinin Türk düşüncesini anlayamayacağını kaydeden Bolay, sözlerine Mehmet Akif Ersoy ve Ayhan Hünalp'ten birer şiir okuyarak son verdi.
İlgiyle dinlenen söyleşinin ardından Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Turan Karataş, günün anısına Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay'a hediyesini taktim etti.
CİHAN