Zonguldak'ta kanserojen madde içerdiği kanıtlanan partiküler kaynaklı hava kirliliği, insan sağlığını tehdit eden değerlerin 3-4 katına çıktığı belirtildi.
Çanak şeklindeki bir vadide kurulu 110 bin nüfuslu merkez ilçede özellikle çocuklar ve yaşlılar, daha fazla risk altında bulunuyor. Kent merkezinde kalitesiz kömür kullanımı kaynaklı ısınma, araç egzozları, kömürlü termik santralleri ve benzeri etkenleri içeren partikül oranının insan sağlığı için risk sınırı 50 mikrogram iken, bu oran Türkiye'de 140 ancak Zonguldak'ta bazı günler 280-300 mikrogramlık astronomik değerlere ulaştı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından sigaradan sonra birinci derece kanser yapıcı etkiyse sahip olduğu belirlenen hava kirliliğine karşı özellikle rüzgarsız havalarda insanların sokağa çıkmaması için anonslarla mutlaka uyarılması gerekiyor.
TOR: ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR DAHA ÇOK RİSK ALTINDA
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Tor, yaşanan hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki risklerini ve alınması gereken tedbirleri hakkında insanları bilgilendirdi. Zonguldak'ta kısmen doğalgaza geçilmesine rağmen ciddi boyutta hava kirliliği yaşandığını ileri süren Prof. Dr. Tor, "Hem şehrin coğrafi yapısı hem de yoğun olarak kömür yakılması nedeniyle kent merkezinde partiküler madde dediğimiz kirleticilerin yoğun olduğu saatlerde eşik değer sınırlarının hep aşıldığını görmekteyiz. Özellikle rüzgarsız havalarda bu çok daha belirgin bir hal alıyor. Bunları solumak durumunda kalıyoruz. Çocuklar ve yaşlılar daha çok risk altındalar. Gerekli uyarı mekanizmasının yeterince çalışmadığını görüyorum. Eğer kişiler, bu kirleticilerin yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmazlarsa kendileri için çok daha iyi olur. Eşik değerlerin sınırlar aşıldığı zaman gerekirse kamu binalarının kapatılması, işlerinden evlere yollanılması, okulların kapatılması gerekir. Ama biz bugüne kadar Zonguldak'ta hiç bunu yaşamadık. Son üç gün içerisinde dahi partiküler maddeleri çok yoğun bir şekilde gözlemliyoruz. Sınır değer aşılarak 280-300 mikrograma yükselmiş." dedi.
"HAVADAKİ PARTİKÜL MADDE YOĞUNLAŞINCA HALKIN ANONSLA UYARILMASI GEREKİYOR"
Hava kirliliğine neden olan partiküllerin, maden bölgesi olan şehirde yakıtların uygunsuz bir şekilde tüketimi ve kömürlü termik santral yoğunluğundan kaynaklandığını vurgulayan Prof. Dr. Tor, şunları ifade etti: "Bu seviyeler Avrupa Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; çok daha düşük düzeyde (50 mikrogram) tutulmakla birlikte Türkiye'de belirlenen bu sınır değer, bu değerlerin iki katı oranında (140 mikrogram). Bu sınır değerlerinde Avrupa Birliği hedeflerine ulaşması gerekiyor. Çevre Bakanlığı da bu konuda gerekli tedbirleri alıyor sanırım ama şu anda Zonguldak'ta gözlemlediğimiz hadise kısmen doğalgaza geçilmiş olmasına rağmen partiküler madde kirliliği halen devam ediyor. Avrupa Birliği 50 mikrogram metreküp kabul ediyor. Fakat aşıldığı sınır değerler ve bu her aşılma sırasında ortaya çıkabilecek tehlikeli bir boyut var. Bu sınır değerlerinin aşıldığı noktada mutlaka halkın uyarılması gerekiyor. Saatlik, anlık ölçümler ve farklı noktalarda ölçümler yapılmalı. Maalesef şehrimizde tek bir noktada ölçüm yapılabiliyor."
KANSER YAPICI ETKİSİ BELİRLENDİ
Prof. Dr. Tor, kirli havanın solunmasının insanlara etkisini; tahriş, iltihap, hava yolu hastalıkları, mevcut astım veya KOAH alevlenmesi, hastanın atak geçirmesi olarak sıralıyor.
Kirli havanın 'birinci derecede kanser yapıcı etkisinden söz eden Tor, şunları ifade etti: "Daha küçük partikürler, damarsal yapılara da çok rahatlıkla geçebiliyorlar, beyne kadar ulaşabiliyorlar. Hava kirliliği bölgesinde yaşayan kişilerin en az 1-2 yıl ömrünün kısaldığını biliyoruz. 2013'de Dünya Sağlık Örgütü, hava kirliliğini birinci derecede insana kanser yapıcı etkiye sahip bir durum olarak değerlendirdi. Kanser sıklığında da hava kirliliğine maruz kalan bireylerde artış olduğunu biliyoruz. Onun dışında anne karnındaki bebeğin gelişimini de etkileyebiliyor. Doğacak çocuktaki astım ve alerji riskini de artırabiliyor. Bu bölgede doğup yaşayan çocuklarda astım bronşit gibi çocukluk çağı solunum yolu hastalıklarının daha sık ortaya çıktığı, çocukların alerjiye daha yatkın oldukları biliniyor. Tabiki kronik akciğer hastalığı, sigarayla ilişkili olarak görülen kronik, tıkayıcı, balgam, öksürük, nefes darlığı gibi yakınmaların da ortaya çıkmasıyla seyreden ilerleyici bir tıkayıcı hava yolu hastalığı. Bu hava yolu hastalığına etken olan en önemli etmenlerden biri de hava kirliliği. Dolayısıyla hava kirliliği ortamında yaşayan kişilerde akciğer hastalığı daha sık karşımıza çıkıyor. Zonguldak merkez nüfusunda yapılan çalışmada, KOAH'ın sıklığı her 5 erişkinde 1 olarak ifade edildi. Oldukça sık karşımıza çıkan bir tablo. Sadece sigara içenlerde değil, sigara içmeyen bayanlarda da çok yüksek oranlarda KOAH görebiliyoruz. Onun dışında dediğim gibi astım krizlerinin ortaya çıkmasına yol açan en büyük neden hava kirliliğidir."
ACİL YAPILMASI GEREKENLER
Kaliteli yakıt kullanımının önemine değinen BEÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öneri olarak öncelikle eğer ısınma amaçlı kömür kullanıyorsak kaliteli kömür kullanılacak. Onun dışında yakma sistemlerinin ehil kişiler tarafından yapılması çok önemli. Kalorifercilerimizi eğiteceğiz. Bunların belediyeler tarafından eğitilmesi çok önemli. Kalitesiz kömür kullanılmayacak. Neyse ki bu yıl itibariyle doğalgaz da şehrimize geldi. Umarım abone sayısı da artar ve hanelerde doğalgaz kullanılır. Doğalgaz kullanımıyla hava kirliliği bir miktar daha azalacaktır. Ama şehrimizin Ereğli bölgesinde sanayi, Çatalağzı bölgesinde kömürlü santraller var. Ve bütün bunlar atmosferik kirleticilerin yoğunluğunu artıran en önemli kaynaklar. Ayrıca trafikten kaynaklanan hava kirliliği çok dramatik olmamakla birlikte Zonguldak özelinde kömür kullanılıyor olması, kömür havzası olması, kömürlük termik santrallerin varlığı ve maalesef daha fazla sayıda kömürlük termik santrallerini planlanmış olması geleceğe birazcık da umutla bakmamızı engelliyor. Onun dışında ölçüm sistemlerinin daha modernize edilmesi, çok farklı noktalarda anlık kirletici ölçümü yapan bir uyarı sistemiyle halkı uyarılmalıdır. Bu uyarı sistemiyle de özelikle küçük çocukların, yaşlıların, kronik hava yolu hastalığı olanların, kirliliğin yoğun ve havanın rüzgarsız olduğu saatlerde dışarıya çıkmamaları gerekiyor."
Hava kirliliği ölçüm verileri üzerinden tehlikenin boyutunu gösteren Prof. Dr. Tor, sözlerini şöyle tamamladı: "Partiküler madde için 2009 itibariyle bu değerlerin solunabilir limitlerinin azaltılması hedeflenmiş idi. Şu anda AB'nin standardı 50 mikrogram olarak ifade ediliyor. Şu anda ülkemizde 2012 itibariyle 140 mikrogram düzeyinde bir sınır eşik değer kabul edilmiş durumda. Durum böyleyken Zonguldak'ta 2014 itibariyle bu değeri 150 mikrogram olarak alsanız dahi grafikte 150'yi aşan birçok gün görmektesiniz (280 – 300 mikrogram). Geçen sene böyleymiş. Bu sene doğalgaz kullanmaya başlamışız, kısmen azalma görülüyor. Ama 150'nin aşıldığı, hatta uyarı eşik değerlerinin aşıldığı günler var. Ve bu günlerde bizler maalesef hiç uyarı almadık."
CİHAN