Ocak ayı ekonomi raporuna göre; basında en çok Merkez Bankası yer aldı ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası dövizin artması ve faiz artışı tartışmaları geldi.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası hızla yükselişe geçen döviz karşısında Merkez Bankası’nın faiz artırım kararı almayıp piyasaya müdahale ederek döviz rezervlerini kullanması, ekonomi kamuoyunda her yönüyle tartışıldı. Ekonomi dünyası, 2014'ün ilk ayında 7 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası para piyasalarındaki gelişmeleri, özellikle dövizdeki yükselişi ve ABD Merkez Bankası FED kararlarını gündeminden düşürmedi. İç politikada yolsuzluk iddia ve operasyonları sonrasında tırmanan gerginliğin de etkilediği ekonomik kırılganlık, FED'in tahvil alımını azaltan kararlarıyla daha da hassaslaştı.
Merkez Bankası’nın gecelik borç verme faizi yüzde 7,75’ten yüzde 12’ye, borç alma faizi yüzde 3,5’ten yüzde 8’e, bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma faiz oranı da yüzde 6,75’ten yüzde 11,5’e, bir hafta vadeli repo ihale faizi ise yüzde 4,5’ten yüzde 10’a yükseltmesi medyada yer buldu. TCMB'nın dövizin rekor seviyelere çıkmasının ardından faiz oranlarında radikal artışa gitmesi medyada geniş tepki gördü; kimileri kararı alkışlarken, kimileri ya gecikmiş bir karar olarak yorumladı ya da faiz lobisi söylemini tekrarladı. Başbakan Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın faiz artırımının işe yaramaması halinde, ekonomi için B ve C planının olduğunu açıklaması da medyada yer buldu.
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yücelen, Türkiye ve dünya ekonomilerinde 2013 yılında yaşanan gelişmeleri değerlendirerek 2014 yılına ilişkin beklentilerini açıklaması Ocak ayında konuşulan konular arasındaydı. TÜGİAD Başkanı Yücelen, ekonomi dünyasının unuttuğu 24 Ocak kararlarını anımsayan tek işadamı oldu.2014 yılının mevcut küresel koşullar altında sıkıntılı bir dönem olabileceğini dile getiren Yücelen; etkili önlemlerin zaman yitirmeden alınmasının önemine değinerek, ihracat niteliğinin arttırılması için ‘Süper Kobi’ yaklaşımının tartışılmasını istemesi ile de ekonomi haberlerine konu edildi.
Amerikan Merkez Bankası (FED) hakkında, Ocak ayı boyunca 18.258 haber yapıldı. Ocak ayında siyasi tansiyonun yüksek oluşu, ABD Merkez Bankası FED'in varlık alımlarını daraltma kararları ile aynı zamana denk gelince, doların tansiyonu bir anda yükselişe geçti. Dolar küresel bazda değer kazanırken, Türk Lirası’nın dolar karşısında engellenemeyen düşüşü, Ocak ayında ekonomi sayfalarında yer edindi.
Borsa İstanbul, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra para çıkışı olduğu yönündeki çıkan iddialar ile gündeme geldi. Ocak ayında hareketli günler geçiren Borsa İstanbul, geçtiğimiz 18 ayın en düşük seviyelerine kadar ulaştı. Borsa İstanbul 17.615 haber adediyle gündemde yer aldı.
Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch, Türkiye'deki siyasi krizin kalıcı güçlüklere işaret ettiğini, gelişmelerin 'BBB-' olan notu etkilemediğini belirtti. Fitch, "Son gelişmeler Türkiye'nin BBB- olan kredi notunu etkilemedi" hakkında yapılan açıklamada, "Krizin, yatırımcıların Türk varlıkları üzerindeki risk primini arttırdığını ve cari açığın Türk Lirası’nın rekor düşüş seviyelere gerilemesine neden olduğu" savunuldu.
Ocak ayında en çok konuşulanlar arasında Türkiye ile İran arasında 10 yıldır müzakereleri süren tercihli ticaret anlaşması oldu. Anlaşmayla birlikte yeni dönemde, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilere ivme kazandırılması, iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin güçlendirilmesi ön görülüyor.
IMF Başkanı Christine Lagarde, 2014 yılında gelişmiş ülkelerin, Merkez Bankalarındaki politikaların gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini zora sokabileceği uyarısında bulunmasıyla dikkatleri üzerine çekti. Lagarde, zengin ülkelerdeki ekonomi politikalarındaki değişikliğin uluslararası finans dünyasında çalkantılara neden olurken gelişmekte olan ülkeleri de olumsuz etkileyebileceğini açıklaması, Ocak ayında ekonomi haberlerinde konuşulan konular arasında yer aldı.