Bir
Avrupa Şampiyonası daha geldi çattı.
Tarih 1 Temmuz 2012'yi gösterdiğinde
Avrupa Şampiyonu takımı hep birlikte alkışlayacağız.
Türkiye'nin olmadığı
yarış biraz içimizi burkacak ama, en azından heyecan yapmadan
futbolun tadını çıkarma fırsatı bulacağız.
Avrupa'nın bir çok yıldızı gözlerimize bayram ettirecek. Genelde bu tür organizasyonlarda grupların ilk maçları biraz tatsız olur, ama ikinci ve üçüncü maçlardan itibaren heyecanın doruğa çıkacağı kesin.
Şimdiden futbolseverler çoktan tartışmaya başladı,
şampiyon hangi takım olur diye? Benim cevabım size biraz ilginç gelebilir. "Şampiyon
Almanya ile
final oynayacak
ülke arasından çıkar."
Farkındayım, bir değil iki ülke söyledim. Yaptığım kolaycılık değil ama Almanya'yı finalin ve şampiyonanın en önemli takımı olarak görüyorum. Tabi finalde kiminle karşılaşır? derseniz
İspanya ve
Hollanda benim aklıma en çok yatan
takımlar.
Aradan
sürpriz takım çıkıp gelirse de buna fazla üzülmem. Yeterki futbol oynayarak kupayı kazansın, anti futbol oynayarak değil. Sloganım da şu "hak eden kazansın, anti futbol oynayan değil!"
Geçmişte de örneklerini gördük, sırf oynatmamaya yönelik taktikleriyle (en son
Yunanistan) gibi bazı takımlar şampiyonluğu alıp götürmüşlerdi. Böyle olunca bir futbolsever olarak insanın canı sıkılıyor.
A milli takımımızın son oynadığı maçlara bakarsak, "biz niye orada yokuz?" diye insanların hayıflandığını kestirmek zor değil. Orada değiliz çünkü
eleme grubundan çıkamadık. Adı üstünde
hazırlık maçlarını kazandık. Deli dolu futbolumuzla 2008 yılında yarı finale kadar çıkmıştık çok sevindik. Bir sönüp bir alevlenen futbol anlayışımız o günden beri köz haline geldi aslında. Üzerine
şike depremi de eklenince futbolumuz ve biz başbaşa kaldık.
Bir yıl boyunca futboldan uzaklaşmamız EURO 2012 sayesinde tekrar eskiye
döner diye umut ediyorum. Sonra gelsin Süper Lig heyecanı. Alışmak zor olacak ama futbol her zaman futboldur. Üç direğin arasından topun geçip filelerle buluştuğu anın zevki hiçbir şeyle ölçülemez.
Mehmet
Şentürk
Samanyoluhaber.com