Bugün referandum olsa sonuç ne olur?

Türkiye, Menderes ve Özal dönemlerinin ardından Üçüncü Demokrasi dalgasını yaşıyor.

Bugün referandum olsa sonuç ne olur?

Bu dalganın meydana getirdiği çalkantıyı kimileri zarar verici bir gerilim unsuru olarak algılasa da ortada milli iradeyi, evrensel değerleri, hukukun üstünlüğünü ve şeffaflaşmayı ön plana çıkaran pozitif yönde bir dönüşüm var. AK Parti'nin hazırladığı anayasa paketi, siyasi alanın etkinliğini artırmak kadar yargının ve hukukun demokratikleştirilmesini de sağlamaya çalışıyor. Anayasal değişiklik çabası siyasi tabloyu ciddi şekilde etkileyecek çok önemli bir girişimdir. Aynı şekilde mevcut siyasi tablo da bu değişikliğin hayata geçebilmesi açısından önemli bir gösterge olacaktır. ANAR'ın martın ilk yarısında 26 ilde 5500 kişiyle görüşerek gerçekleştirdiği kamuoyu araştırması ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Adalet ve Kalkınma Partisi, CHP ve MHP'nin toplamından fazla bir oyla siyasi gücünü koruyor. İktidar partisinin oyu yüzde 40,6. Yüzde 21,4 oya sahip olan CHP'yi, yüzde 14,6 oyla MHP, yüzde 6,4 oyla BDP, yüzde 5,1 oyla TDH ve yüzde 4,5 oyla SP izliyor. Son yüzyılın en ağır ekonomik krizinin dünyada siyasi dengeleri de ciddi şekilde sarstığı bir dönemde iktidar partisinin oyunu koruması, ülkede yaşanan siyasi gelişmelerin ekonomik belirleyicilerin önüne geçtiğini gösteriyor. ULUSALCILIĞIN SAĞI-SOLU Ekonomik krizin ve demokratik açılıma yönelik menfi kampanyanın etkisiyle kısmî oy düşüşü yaşayan AK Parti'nin 2009'un sonbaharından sonra oylarını toparladığı, yeniden yükselişe geçtiği görülüyor. Yaşanan gelişmeleri iyi değerlendiremeyen MHP ise uzun süren durgunluk eğiliminden sonra düşüş trendine girmiş durumda. Özellikle Balyoz Planı sonrasında ortaya çıkan demokratik tepki, ekonomik faktörleri geri plana itmiş, siyasi dengeyi AK Parti'nin lehine değiştirmiştir. Bu siyasi tabloda özellikle vurgulanabilecek iki önemli husus var. Birincisi MHP ve CHP arasındaki geçişkenliğin artması, ikincisi Sarıgül'ün başlattığı hareketin giderek sol ve ulusalcı bir eksene oturması. CHP'lilerin ikinci parti tercihinde MHP yüzde 13,9 oya tekabül ediyor. MHP'lilerin yüzde 19,5'i de ikinci parti olarak CHP'ye yöneliyor. Burada ortak duyarlılığın AK Parti karşıtlığı ve ulusalcı düşünce olduğu söylenebilir. Nitekim birçok konuda CHP ve MHP'nin benzer tutumlar takınması, bu iki partiyi ulusalcılığın sağı ve solu olarak konumlandırıyor. Son seçimlerde propaganda malzemesi olarak kullanılan bir slogan "Oy verin MHP'ye, gitsin CHP'ye" idi. Bu ilişkinin bugün itibarıyla iki parti arasındaki farklı bir yakınlaşmayı yansıttığı söylenebilir. AB, yabancı sermaye, özelleştirme gibi birçok konuda daha içe kapanmacı, daha tepkisel, daha hamasi bir yaklaşım görüyoruz ve ulusalcılık kefesinde farklı ideolojik hareketler yan yana geliyor. Türk siyasetinin yeni ekseni AK Parti'nin başı çektiği değişimci cephe ile değişime direnen ulusalcı cephe arasında oluşuyor. SP ve MHP'nin CHP ile gösterdiği yakınlaşma eğilimi bu durumu doğruluyor. Milliyetçi, Kemalist, muhafazakâr, sosyal demokrat gibi farklı özellikler, sergiledikleri politik tutumlarla aynı noktaya savrulabiliyorlar. Marksist, sosyalist, İslamcı, muhafazakâr, milliyetçi, liberal ve hatta laik birçok kesim de değişim isteği ve demokratikleşme talebinde yine benzer bir noktada buluşabiliyor. Türk siyaseti geçmişin sağ-sol, merkez-çevre tanımlamalarından farklı bir eksene doğru kayıyor. AB perspektifi, değişimin, reformculuğun, çağdaşlaşmanın, dışa açılmanın, aktif dış politikanın ve her türlü açılımın ana dinamosu görünümünde. Tüm bu faktörleri siyasetinin konusu yapan AK Parti de çok farklı kesimlere ve anlayışlara şemsiye fonksiyonu görüyor, bu kesimlerin yeni siyasi mecrası ve sözcüsü haline geliyor. Hatta laik ve Kemalist grupta kendisini tanımlayan ama makul, rasyonel, gerçekçi bir anlayışla çağdaşlaşma hedeflerini ve kalkınma hamlesini bu partinin yapabileceğini düşünerek AK Parti'yi destekleyenlerin oranı küçümsenmeyecek düzeyde. BDP STATÜKOYA TESLİM OLURSA... Mustafa Sarıgül'ün başlattığı Türkiye Değişim Hareketi'nin ilk günlerde AK Parti'yi ciddi şekilde rahatsız edeceği düşünülüyordu. Oysa geçen her gün TDH'yi asli mecraına yöneltti. CHP'lilerin ikinci parti tercihinde birinci sırayı yüzde 14,7 ile TDH oluşturuyor. TDH'lilerin ikinci parti tercihi de yüzde 24,4 ile CHP... TDH, AK Parti'den çok CHP ve MHP tabanını aşındıracak gibi görünüyor. Bu hareketin Aleviler, ulusalcılar, solcular ve kent yoksulları üzerinde bir etki oluşturacağı varsayılabilir. Hareketin itici gücü ise popülizm olarak değerlendirilebilir. TDH'lilerin siyasi görüş tablosu ise şöyle: Atatürkçü-Kemalist yüzde 55,2, sosyal demokrat yüzde 32,8, Türk milliyetçisi yüzde 19,7, muhafazakâr yüzde 4,9, liberal yüzde 4,3. Kurumların başarı algısında iki aydır polis teşkilatının TSK'nın önüne geçtiği görülüyor. Polis teşkilatı yüzde 59,1, TSK yüzde 57,1. Güvenlik güçleri halen yargı, yasama ve yürütmenin önünde yer alıyor. Çetelerle ve karanlık güç odaklarıyla yürüttüğü mücadele polis teşkilatının yıldızını parlatmış görünüyor. Başbakan Erdoğan'ın kişisel güvenilirliğinin hâlâ yüksekliğini koruyor olması, muhtemel bir referandumda dengeleri pozitif yönde değiştirebilir. Araştırmaya göre en beğenilen lider yüzde 27,1 ile Erdoğan, onu yüzde 5,5 ile Baykal, yüzde 5,3 ile Gül ve Kılıçdaroğlu, yüzde 4,6 ile Sarıgül izliyor. Cumhurbaşkanlığı kurumsal güven sıralamasında üst sıralarda yer alıyor. Abdullah Gül'ün kritik durumlarda sürece müdahale eden ve gerilimi düşüren rolü, toplum tarafından emniyet supabı olarak görülüyor. ANAR'ın araştırması, referanduma gidildiği takdirde partilerin blok şekilde kitlelerini kontrol edemeyeceğini gösteriyor. Partisinin tavrını takip etme konusunda en kararlı seçmen AK Partililer. Anayasa değişikliği konusunda CHP'lilerin yüzde 14,5'i, MHP'lilerin yüzde 19,3'ü, BDP'lilerin yüzde 62,9'u kabul oyu vereceğini; CHP'lilerin yüzde 31,8'i, MHP'lilerin yüzde 33'ü ve BDP'lilerin yüzde 25,5'i ise karar vermek için paketteki değişiklik maddelerine bakacağını söylüyor. Bu görüntü eğer bu hafta içinde bir referandum olsa paketin kabul oyu alacağını gösteriyor. Referandum sonuçlarına göre seçimin gündeme getirilebileceği yaklaşımı ankette görünmüyor. Deneklerin yüzde 54,5'i erken seçimi gereksiz, yüzde 38,3'ü ise gerekli görüyor. Referandumun sonucunun olumlu veya olumsuz olması, erken seçimi tetikleyecek bir unsur olmayacaktır, ancak referandum sürecine yönelik harici bir müdahale, bir mahkeme kararı veya bir baskı yaşanması seçmenin tepkisini ve demokratik duyarlılığını artırabilir. Gerek Meclis'te yapılacak oylamada, gerek referandum durumunda BDP'nin tavrı kilit rol oynayacaktır. Şu an farklı talep ve şartlar öne sürerek anayasa paketine ayak direyen BDP'nin negatif bir tutum takınması, CHP ve MHP ile aynı safa düşmesi anlamını taşıyacaktır ki, bu BDP'nin sonu olur. Değişiklik teklifinin tasarıya dönüşmesine kadar itirazlar, eleştiriler, değiştirme çabaları seçmen tarafından makul görülebilir. Ancak tasarının oylanması aşamasında takınılacak reddiyeci bir tutum, BDP'yi statükocu konuma oturtacaktır. Ankete göre, AK Parti seçmeninden sonra değişikliği en fazla isteyen kitle BDP'lilerdir. Anayasa değişikliği meselesi, seçimlere demokratik açılımdan daha fazla etki yapacak, siyasî tabloyu ciddi şekilde değiştirecektir. Yalçın Akdoğan - ZAMAN
<< Önceki Haber Bugün referandum olsa sonuç ne olur? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER