12 Eylül 1980 darbesi mağdurlarından olan Ulusoy, sol partilerin durumunu Stockholm sendromu ile kıyasladığını ancak bunun bile açıklayıcı olmadığını belirtiyor. Ulusoy, "İnsanlar, işkencecisine âşık olurmuş. Buna aklım basmıyor. Partilerin durumu bu. Sanki arka planda bizim göremediğimiz başka şeyler var." diyor. Yetersiz bulduğunu belirttiği reform paketine 'evet' diyeceğinin altını çizen Ulusoy, tamamen karşı çıkmanın mantık dışı olduğunu anlatıyor. Talat Ulusoy, 12 Eylül darbesinden sonra Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) üyesi olduğu için 4 yılını mülteci olarak kaçtığı Hollanda'da geçirir. Türkiye'ye döndükten sonra bir süre cezaevinde kalır. Anayasa değişikliğiyle ilgili birçok maddeyi desteklediğini, bunların başında Yüksek Askerî Şûra kararlarının temyize açık olması, Memurlar Yasası, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yapısının değiştirilmesinin geldiğini aktaran Ulusoy, şunları söylüyor: "Ben onlara 'hukuk baronları' diyorum. Hukuk baronlarının yönetimi yerine, gerçekten yargı camiasında dengeli bir seçimle bir anayasa yapılmalı. Neden 'hayır' diyorlar? Cahillikten değil, değişen dünyayı, Türkiye'nin gelişmesini görememekten. Büyük kesimi de devletten beslenmeye alışmış." Toplumu cendere içinde sıkboğaz etmek isteyenlerle 'bırakın rahat nefes alsınlar' diyenlerin arasındaki kavganın sürdüğünü belirten Ulusoy, "Öyle hissediyorum ki 12 Eylül günü birçok insan 'evet' diyecek. Çünkü maddelere bakınca, insanın 'hayır' demesi için elindeki silahı kendisine sıkıyor olması lazım. Yetmez ama evet diyoruz." diye konuşuyor.