BÜTÜN KORKULARI MHP'NİN BARAJ ALTINDA KALMASI
Seçime bir ay kaldı. Ama
seçim sandığı şimdiden açıldı.
Sandıktan; küfürler, hakaretler,
kasetler,
iftiralar kısacası ne ararsanız çıktı.
Ak Parti karşısında neredeyse blok oluşturan
CHP-MHP ve BDP bugünlerde yeni bir kutsal
ittifak içindeler.
Bu üçlü aslında güçlerini ve enerjilerini birleştirip mitingleri de ortak yapsalar fena olmayacak.
Zaten birbirlerinin seçim otobüslerinden birbirlerinin mitinglerinin anonsunu da yapmaya başladılar.
Bütün amaç Ak Parti'yi zayıflatmak.
MHP'li yöneticilerin gayr-i ahlaki görüntülerini içeren kasetlerin ortaya çıkması bu üçlüyü bir kez daha birbirine kenetledi.
Yine bir panik haline büründüler.
Ortadaki rezilliği görmezden gelip süreçten en az zararla sıyrılmanın hesabını yapmaya başladılar.
Çünkü bu kaset işleri MHP'ye gerçekten büyük puan kaybettirdi. MHP Genel merkezine tabandan her gün binlerce tepki telefonu yağıyor.
Millet; milliyetçilikten muhafazakarlıktan bahsedenlerin, vatan-millet-namus edebiyatı yapanların, kendisine bu değerleri sözde misyon edinenlerin gerçek yüzlerini görüyor.
Ne ilginçtir ki; Ak Parti'nin
iktidarından rahatsız olan medya organları da, sanki ortada hiçbirşey yokmuş gibi davranıyor.
Deniz
Baykal'ın aynı durumuyla ilgili sekiz sütüna
manşet atıp Baykal'ı
istifaya çağıranlar, şimdi konu MHP olunca ağızlarına fermuarı çekti.
Sözüm ona CHP'nin onuru için Baykal'a istifa kampanyası başlatanlar, konu MHP olunca olayı büyütmeden kapatmanın derdine düştü.
Bugün MHP'li vekillerin görüntüleriyle ilgili
özel hayat nakaratı yapanlar, Baykal'ı gönderirken nedense özel hayattan hiç bahsetmiyordu.
Niye ?
Sebebi basit.
Baykal'ın; siyaseti dizayn etmek isteyen
Ergenekon yapılanmasının amaçları için genelbaşkanlıktan gitmesi gerekiyordu.
Çünkü Baykal; Ak Parti karşısında istenilen varlığı gösteremiyordu.
Üstelik bugün CHP'nin başında
Deniz Baykal olsaydı; Ergenekon sanıklarını
milletvekili adayı göstermezdi.
Hele Demirel'in projelerine CHP'yi asla yedirmezdi. Baykal Ergenekon'un avukatıydı o kadar. Daha ileriye hiç gitmedi, gitmeye de niyeti yoktu.
Baykal'ı göndererek CHP'yi dizayn eden yapı, şimdi MHP'yi parlamentoda tutmak zorunda.
MHP kaset gibi işlerle yara alıp
barajın altında kalırsa; Ak Parti tek başına
Anayasa yapabilecek çoğunlukta milletvekili çıkarır.
Bütün korku bu.
Bülent Arınç'ın "467 ile de gelsek Anayasayı
referanduma götüreceğiz" demesi Ergenekon yapılanmasını iyice deli ediyor. "Referandum" ve "
milli irade" kelimeleri bu yapıda alerji yapıyor.
Milletin; hele hele
sivil bir Anayasa konusunda ne kadar tavizsiz olduğunu iyi biliyorlar.
İşte bu yüzden bütün çaba; Ak Parti'nin 330 alt sınırına dayanan güçlü bir parlamento yapısını önlemeye çalışmak.
Onun için bu süreçte muhalefetle ilgili ortaya ne çıkarsa çıksın ya
fatura Ak Parti'ye kesiliyor ya da Ak Parti'ye karşı bir taarruz başlıyor.
Şimdi de durum aynen bu.
Bir yanda; MHP'li vekillerin kaset işini
okyanus ötesine fatura ederek, suçsuz insanlara iftira atacak kadar şuurunu kaybetmiş bir genelbaşkan duruyor.
Diğer yanda; bu görüntüleri sanki Ak Parti ortaya çıkarıyormuş gibi hava oluşturmaya çalışan başka bir genelbaşkan duruyor.
Ve CHP-MHP dayanışmasına; “Ak Partililerin kasetlerinden
Hürrem Sultan dizisi olur” diyerek iktidar aleyhinde toplumda
algı oluşturmaya çalışan BDP'nin adayı duruyor.
Ergenekon'un
Kürt vatandaşa ettiği zulümlere karşı,
bölge halkının temsilcisi olduklarını iddia eden Pkk'nın ve BDP'nin, bu yapıya
hizmet edecek eylemlerde bulunması ne kadar büyük bir çelişki değil mi ?
İşte sadece bu kaset işinde bile ortadaki tablo; CHP-MHP-BDP'nin candaşlığını gösteriyor.
Yeter ki; Ak Parti güçlenmesin.
Yeter ki; MHP baraj altında kalmasın.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU
[email protected]