CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
Başbakan Recep Tayyip Er
doğan'a bir televizyon kanalında karşı karşıya gelme çağrısını yineleyerek, ''Gel karşıma. Olabilir ya, tek başına bilgisi yetersizdir. Al Bakanlar Kurulunu yine gel. Tek başına çıkacağım karşına. Gelirse ne olur biliyor musunuz? millet kim usta, kim çırak o zaman anlayacak'' dedi.
Kılıçdaroğlu, partisince Edremit'de Şehit Hamdibey Meydanı'nda düzenlenen mitingdeki konuşmaına ''Dün Tunceli'deydim. Hepinize Tunceli'den
selam getirdim'' sözleriyle başladı.
Bu sırada, Edremit'in
MHP'li belediyenin başkan yardımcısı
Muharrem Terzioğlu,
seçim otobüsünün üzerine çıkarak Kılıçdaroğlu'na
çiçek verdi. Kılıçdaroğlu da bunun karşılığında Terzioğlu'nun elini havaya kaldırarak, vatandaşları birlikte selamladı.
Edremit'in çok güzel bir yer olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, buradaki vatandaşların olağanüstü coğrafyada yaşadıklarını söyledi.
CHP lideri, Edremit'in bir tarafında
deniz, bir tarafında Kaz Dağları'nın olduğunu belirterek, burada iki ciddi tehlikenin bulunduğunu ileri sürdü.
Bunlardan birincisinin ''Kaz Dağları'nda
altın var. Biz kaz dağlarını yok edeceğiz, altını istiyoruz'' sözleri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, vatandaşlara ''Razı mısınız?'' diye sordu.
Kalabalığın ''hayır'' yanıtı üzerine Kılıçdaroğlu, ''Biz de razı değiliz. Bir doğa harikası, bir
oksijen deposu, dünyanın her tarafından insanlar buraya geliyorlar. Ama
yasaya bile uymuyorlar. Zeytin alanlarının, milli parkların korunması lazım. Orada
arama verilemez'' dedi.
-''AKP'YE OY VERİRSENİZ 12 HAZİRAN'DA KAZ DAĞLARI'NI UNUTUN''-
Kılıçdaroğlu, Güre Belediye Başkanının defalarca bilgi istediğini vurgulayarak, ''Cevap vermemeleri yasa dışı işlem yaptıklarını
itiraf etmeleri demektir. Bu nedenle AKP'ye oy verirseniz, 12 Haziran'da Kaz Dağları'nı unutun. Eğer 'Kaz Dağları kalsın, doğanın bir parçasını koruyalım' diyorsanız sırtınızı AKP'ye dönün karşıda altı oku göreceksiniz. 12 Haziran'da sandığa gideceksiniz,
Cumhuriyet Halk Partisi'ne rahatça
evet mührünü basacaksınız. Sadece CHP için değil, Kaz Dağları için de yapacaksınız bunu'' diye konuştu.
İkinci önemli bir konunun ise
zeytin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu ürünün dünyanın her tarafında barışın simgesi olarak bilindiğini vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir zeytin dalı, bir yerde görüldüğü zaman barışın ve huzurun akla geldiğini anlatarak, onun için zeytinin korunması gerektiğini bildirdi.
Dünyanın her tarafında zeytin üreticisinin
teşvik edildiğini, AB'de teşvik olarak zeytin üreticisine 2-2,5
avro verildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu,
Türkiye'de ise bu rakamın yaklaşık 50
kuruş olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, zeytin üreticisinin desteklenmesi için vatandaşlardan evlerinde zeytinyağı kullanmalarını önererek, şöyle konuştu:
''Bir litre mazot 1 lira 34 kuruştan, 3 lira 57 kuruşa çıkmış. Arada ciddi bir zam var. 5 litre zeytinyağı, 3 liradan, 3,5 liraya çıkmış, arada 50 kuruş zam var. Birisinde yaklaşık 2,5 lira zam var, zeytinyağına gelince 50 kuruş zam var. Bu fiyatlarda üreticinin, emeğin hakkı var. Ama Ankara'da beyefendiler oturuyorlar. Şimdi gelecekler zeytin üreticisine 'bize oy verin' diyecekler. Verecek misiniz? Zeytin üreticisi oy vermezse AKP
dersine çalışır. Ona dersini vereceğiz. Bu sefer 2011'den itibaren muhalefette ders vereceğiz. Bir muhalefete insinler bakalım. Nedir Türkiye'nin gerçeği, bir görsünler bakalım.''
-''SİLKELE KEMAL ABİ KAÇACAKLAR'' YAZILI DÖVİZ-
Konuşması sırasında vatandaşlardan birinin elindeki ''Silkele Kemal abi kaçacaklar'' yazılı
pankartı okuyan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Vallahi ben kendi adıma gövdesini silkeliyorum. Dallarını silkelemeyi de bize bırakıyorum. Dallarını da siz silkeleyin. Sadece burada değil, Edirne'de, Hakkari'de, Diyarbakır'da, Mardin'de, Trabzon'da, Elazığ'da, Çankırı'da, Ankara'da, Mersin'de, Çorum'da, her yerde dallarını silkeleyin. Ama bir şeyi unutmayın. Dikkatli olun başınıza Recep Bey düşebilir.''
Kılıçdaroğlu,
işçi, memur,
emekli ve esnafın bu
ülkede rahat bir nefes alacağını belirterek, şunları söyledi:
''Bir pankart daha var. 'Onlar Kemal'den korkarlar' yazıyor. Gösteriyor 'bunu oku' diye. Zaten korkuyorlar. Korkunun ecele faydası var mı? Korkuyor karşıma çıkmıyor. Ne diyeyim ben ona? Atıp tutuyorsun. Dünyanın bütün ülkelerinde liderler, çıkarlar, televizyonlara, meydana, kapalı
spor toplantılarına, karşılıklı konuşurlar, millet de değerlendirir ve ona göre oy verir. Ne diyor 'efendim' diyor, 'o çırak' diyor. 'O nedenle onun karşısına çıkmam.' Yeni siyasetçiyi kastedip söylüyorsa eyvallah. Ben ona göre yeni siyasetçiyim,
temiz siyasetçiyim, düzgün adamım ben, efendi adamım. Ama kendisine her meydandan çağrıda bulunuyorum buradan da çağrıda bulunuyorum. Gel karşıma. Olabilir ya, tek başına bilgisi yetersizdir. Al Bakanlar Kurulunu yine gel. Tek başına çıkacağım karşına. Gelirse ne olur biliyor musunuz?
Millet kim usta kim çırak o zaman anlayacak. Onun için korkuyor.''
-EMEKLİLER VE ÖĞRETMENLER-
''Emekli emeklemesin yasa beklemesin'' yazılı dövizi de okuyan Kılıçdaroğlu, ''9 milyon emeklinin oyunu bekliyorum. Bir tek istisna bile istemiyorum. 9 milyon emekli... Emeklinin hakkını en çok ben savunuyorum. Emekliyi bu ülkede birinci
sınıf yurttaş yapacağız. Onun için hiçbir emekliden
fire istemiyorum. Bütün emeklilerin oyunu istiyorum. Her emekli gelecek oyunu Cumhuriyet Halk Partisi'ne inanarak, güvenerek verecek'' dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, öğretmenlerin işsiz olduğunu öne sürerek, şöyle devam etti:
''Okumuş üniversiteyi bitirmiş.
Öğrenci var okulda, okul var, bina da var. Öğrenci ile öğretmeni bir araya getiremiyoruz. Vekil öğretmendi,
sözleşmeli öğretmendi, böyle çözmeye çalışıyoruz. Eğer bir ülkede öğretmene sahip çıkmazsanız, aydınlığı çocuklarımıza öğretsin diye,
sorgulama yeteneğini geliştirsin diye, Türkiye'yi daha iyi tanısın diye, daha eğitimli daha bilgili
toplum olsun diye, öğretmeni baş tacı yapmazsanız, sadece bizim ülkemizde değil, bu anlayışta olan bütün ülkeler gelir kalır. Bizim öğretmenlerimiz ne yapıyor? Simit satıp evini geçindirmeye çalışıyor. Mezun olmuş okuldan onu da öğretmen olarak atayamıyoruz. Atanamayan öğretmenler platformuna buradan sözüm var, aynı sözü her yerde veriyorum, atanamayan öğretmen kavramı olmayacak. Mezun olan her öğretmen öğrenciyle buluşturulacak. Ferhat ile Şirin gibi birleştireceğiz.''
-''YOKSUL SAYIMIZ 12 MİLYON 715 BİN...''-
Ülkede barışı
egemen kılmak istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu güzel ülkede çatık kaşlı insanlar olmasın istediklerini belirterek, şunları kaydetti:
''
Sabah evimizden çıkarken, anne çocuğunu okula gönderirken karnını doyurmalı, elinden tutmalı, iki yanağından öpüp okuluna göndermeli. Sonra okuldan gelmeli o çocuk. Evinde arzu ettiği yemeği yemeli, karnı doymalı. Eğer bir çocuk açsa, en çok annesi açtır. Eğer bir çocuk huzursuzsa en çok annesi huzursuzdur. Eğer bir çocuk, hastaysa bilin ki annesi hastadır. Onun için diyoruz ki, biz bu güzel ülkede bir çocuğun bile yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye inşa edelim. Güzel bir Türkiye kuralım. Bunun için yola çıktık. Kimseyle düşmanlığımız yok. Kimseye kötülüğümüz yok. Bu ülkenin güzelliği için istiyoruz bunları. İnsanlarımız bunu hakkediyor. Eğer 2,5 aylık Kübra annesinin kucağında açlıktan ölüyorsa, bunun ayıbı annenin ayıbı değil. Ayıbı, Ankara'da oturup ahkam kesenlere aittir. Eğer Diyarbakır'da bir anne, '4 çocuğuma sabah kahvaltısı veremedim' diye
intihar ediyorsa, bunun ayıbı o anneye ait değil, Ankara'da oturup ahkam kesenlere aittir. 9 yıldır ülkeyi yönetenlere aittir. 9 yıldır yönetiyorsunuz. Yoksul sayımız 12 milyon 715 bine çıktı. 12 milyon 715 bin, bizim kardeşimiz, bizim çocuklarımız, bizim insanlarımız. Onlara sahip çıkmak da bizim görevimiz, yani
halkın iktidarının görevi, yani halkın görevi, yani sizlerin görevi, yani Cumhuriyet Halk Partisi'nin görevi.''
-''BENİM İÇİN YANDAŞ YOK SADECE VATANDAŞ VAR''-
Kılıçdaroğlu, ülke için istediklerini Nazım Nikmet'in dile getirdiğini belirterek, ''Güzel bir dizeyle dile getirmiş. 'Bir
ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçe olsun' demiş. Bizim dileğimiz de bu. Bir ağaç gibi tek ve hür olalım, bir orman gibi kardeşçe yaşayalım. İsteğimiz bu bizim'' diye konuştu.
6 Mayıs'ın önemli bir gün olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Üç fidanımızın askeri cunta tarafından idam edildiği tarihtir. Siyasi davaların toplumda derin yaralar açtığını biliyorsunuz. Geçmişte onları idam edenler, bugün herhalde utanıyorlardır. Geçmişe dönüp baktıklarında, kimseyi öldürmemişler. Onların bir arzusu vardı; Türkiye bağımsız olsun. Aynı arzuyu aynı
bağımsızlık talebini her yerde yineliyoruz.
Bağımsız Türkiye'yi, güçlü Türkiye'yi, kimsenin önünde diz çökmeyen bir Türkiye'yi her yerde savunuyoruz. Bu güzel ülkede çalışacağız, üreteceğiz kazanacağız. Halkça bölüşeceğiz.
Temel hedefimiz bu. Herkesin mutlu olduğu, herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye'yi kuracağız. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Benim için
yandaş yok, sadece ve sadece vatandaş var. O nedenle geçmişte hangi partiye oy vermişse vermiş başımız üstüne ama Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Türkiye diyor ki;
çiftçi memnun olsun, alın terinin karşılığını alsın.
Esnaf da memnun olsun, siftah yapabilsin. Biz bütün sorunların bir kısmını
yoksulluğu
aile sigortasıyla tarihe gömeceğiz.''
Mitingin ardından seçim otobüsü üzerinden vatandaşlara
karanfil atan Kılıçdaroğlu, daha sonra Havran ilçesine geçti.