Tayyar,
CHP Denizli 2. sıra kontenjan milletvekili
adayı olan
Ergenekon davası sanıklarından
İlhan Cihaner'in,
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ı
yasa dışı yollarla dilettiğini, bununla ilgili iddiaların bir kısmını da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun miting meydanlarında kullandığını söyledi.
Denizli Demokrasi Gönüllüleri Platformu'nun davetlisi olarak gelen
Şamil Tayyar, EGS
Kongre ve
Kültür Merkezi'nde yaptığı konuşmada
Ergenekon davasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Cihaner'in Denizli'ye gelişini bir projenin parçası olarak değerlendiren Tayyar, "CHP ön
seçim yaptı, 2. sıra kontenjanı atama zorunda kaldı gibi iddiaların hiçbirisi doğru değildir.
İlhan Cihaner'in Denizli'den ya da bir başka bölgeden aday yapılacağı zaten kesindi, bu sadece bir oyundu.
Gaziantep'te de benzeri durum yaşandı. Birileri devreye sokularak, uyduruktan şikâyetlerle YSK'nın böyle bir karar alması sağlandı. Cihaner'i önceden planlandığı gibi gönderdiler. Gaziantep'e de
Önder Sav'la
telefon konuşmaları ortaya çıkan eski
Bolu Valisi Ali Serindağ'ı gönderdiler. Bunların hiçbirisi tesadüf değil" dedi.
Ergenekon sanıkları eski 3.
Ordu Komutanı Or
general Saldıray Berk ve İlhan Cihaner'in, eski görev yeri Erzincan'da büyük bir senaryoyu hayata geçirmeye çalıştığını belirten Tayyar, "Tarikat ve cemaatler üzerinden bir planlama yapmaya çalıştılar. En yumuşak olarak gördükleri
İsmailağa cemaati üzerinden mevzuya daldılar. Bunun için de muhtemelen sonradan cemaate eklemlenmiş, baldızına tecavüzden yargılanan şahıs ve eşcinsel bir cemaat üyesine
şantaj yaparak sözümona itiraflarda bulundurdular. Bunu iki yıl boyunca sürdürdüler. Cihaner, bunu yaparken 16 ilde 69 kişiyi tutukladı. Operasyon devam etseydi, Türkiye'nin değişik illerinde ikamet eden toplam 216 kişiyi gözaltına alacaklardı" diye konuştu.
'İLHAN CİHANER BU SÜRECİN KARA KUTUSUDUR'
Soruşturma yaptıkları kişilerin telefonlarının dinlendiğini ve
teknik takip yapıldığını anlatan Şamil Tayyar, "Dinlenenler arasında
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş, eski bakanlar
Hilmi Güler ve Osman
Pepe, Yeni
Şafak gazetesinin patronu Ahmet
Albayrak ve
AK Parti'de yöneticilik yapan kişiler vardı. Asıl
hedefin Başbakanımız
Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylemeliyim. Bu şahısların önemli bir kısmı, işi gereği Başbakanımız'la görüşüyordu. İşte Erzincan'da İlhan Cihaner'in başlattığı
soruşturmada, başta Başbakan olmak üzere çok sayıda kişinin telefonu dinlendi. Sayın Başbakanımız'ı değişik şahıslarla yaptığı telefon konuşmalarının tamamı İlhan Cihaner'in elindedir. Cihaner, bu sürecin kara kutusudur, en önemli isimlerinden birisidir. Zaman zaman Sayın Başbakanımız'la ya da AK Partili kadrolarla ilgili Kemal Kılıçdaroğlu'nun miting meydanlarında dile getirdiği iddiaların önemli bir kısmı, Cihaner'in soruşturmada elde etitği ve çoğu mahkemeye intikal ettirilmemiş, gizli
arşiv yapılan özel dökümanlardır. Bunlar, miting meydanlarında ve değişik platformlarda sürekli kullanılıyor" şeklinde konuştu.
'ERGENEKON'UN YÜZDE 1'İNİ BİLE GÖRMÜŞ DEĞİLİZ'
Silivri'de yargı önüne çıkarılan sanıklara isnat edilen suçlamalara bakıldığında Ergenekon'un gövdesi veya başından ziyade,
sivil ayağının yargılandığı bir süreçle karşı karşıya kalındığını ifade eden Tayyar, "İçlerinde bazı asker kökenli olanlar sizi yanıltmasın. Ergenekon'un belki de yüzde 1'ini bile görmüş değiliz. İtalya'daki Temiz Eller
operasyonunda 7 bin kişi gözaltına alınıp sorgulandı, bir kısmı cezalandırıldı. Türkiye'deki tehdidin kaynaklarını araştırırsak, bu sayının 10 binin altında olmaması gerekir ama gelinen nokta bile çok önemli bir aşamadır. Silivri'de hangi karar çıkarsa çıksın, bundan sonra hiçbir general bilgisayarın karşısına geçip
Sarıkız,
Ayışığı, Yakomoz ve Eldiven gibi
darbe senaryoları yazamayacaktır" ifadelerini kullandı.
Ergenekoncuların bu genel seçimle yargılamanın sona erdirilmesini, çeteler üzerine gidilmesini istemediğini savunan Şamil Tayyar, "Bunun için AK Parti'yi hırplamaya, dövmeye çalıştılar ama bu mümkün olmadı. Sandık yoluyla da devirmenin mümkün olmadığını görünce şimdi muhalefet üzerinden strateji üretiyorlar. Bir video komplosundan nasıl Kemal Kılıçdaroğlu'nu çıkardılarsa şimdi benzer
kasetler üzerinden MHP'de yeni bir Kılıçdaroğlu versiyonu çıkararak '
Kızıl Elma koalisyonu' kurma derdindeler. Kasetlerin, kadını ve erkeği bir tarafa bırakın, MHP'li yöneticilerin siyasetle, toplumun din büyükleriyle, dini hassasiyetlerle ve kanaat önderleriyle ilgili nasıl bir ruh haline sahip olduklarını ortaya koyması bakımından önemlidir diye düşünüyorum" dedi.
Cumhurbaşkanını ilk defa halkın seçeceğini hatırlatan Tayyar, "Mevcut tablo böyle devam ederse ne MHP'nin ne de CHP'nin aday göstereceği bir ismin
cumhurbaşkanı seçilme imkânı var. Kamuoyunda oluşan kanaat, Sayın Başbakan'ın
cumhurbaşkanı adayı olacağı yönündedir. İşte bu ihtimali ortadan kaldırmak adına başlayan senaryonun şimdiden devreye sokulduğunu söylemek istiyorum. Önce bir Kızıl Elma koalisyonu, sonra da Başbakan'ın cumhurbaşkanı olma ihtimalini ortadan kaldırmak istiyorlar" dedi.
Ergenekon davasında Mehmet
Haberal ve
Bedrettin Dalan'ın da bulunduğu 10. dalga soruşturmasından sonra duvara çarpıldığını öne süren Tayyar, "
Ergenekon soruşturması ne zaman ason localarına dokundu, o zaman duvara çarptı. Hem içeride hem de uluslararası çevrelerde soruşturmanın arkasındaki
destek büyük ölçüde azaldı. Onun için ileriye doğru gitmiyor. Mason locaları her zaman Türkiye'de etkin olmuştur, burada da karşımıza çıkmıştır" dedi.
Kaset komplosuyla CHP'de Deniz Baykal'ın değiştirilerek Kemal Kılıçdaroğlu'nu getirildiğini, şimdi sırada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin olduğunu öne süren Şamil Tayyar, şunları kaydetti: "Genel başkan yardımcılarının gitmesi, fazla bir şey ifade etmiyor. Nihai hedef Bahçeli'yi
tasfiye edene kadar bu kavgaları devam edecek. Hukuk dışı yöntemlerle siyasetin
terbiye ve dizayn edilmesini asla doğru bulmuyoruz, muhatabı kim olursa olsun"